Gürcistan
Gürcistan, Kafkasların Anadolu’ya oradan Avrupa’ya uzanan yolun kilit ülkesidir. Bu şirin ve küçük ülke geçiş güzergâhında olmasına rağmen kimliğinden ve kişiliğinden taviz vermemiştir. Gürcüler dünyanın kendine özgü alfabesine sahip az sayıda milletten biridir. 5 sesli 33 harften oluşan alfabede küçük büyük harf ayrımı yoktur. Yazıya bütün olarak baktığınız zaman zarif bir estetik bütünlük görürsünüz. Dillerini alfabelerini koruyan Gürcüler dinlerini de kendilerine özgü bir mezhep geliştirerek korumuşlardır. Çoğunluğu Hristiyan olan Gürcüler kendilerine özgü bir Ortodoks mezhebine sahipler. Yaklaşık 4 milyon nüfusa sahip ülkede yaklaşık 500 bin de Müslüman yaşamaktadır. Bu Müslümanların çoğunluğunu Azerbaycan Türkleri oluşturmaktadır. Müslüman Gürcülerin büyük çoğunluğu başta Doğu Karadeniz bölgesi olmak üzere Türkiye’de yaşamaktadır.
Batum
Yıllar önce bir vesile ile Batum’da bulundum ama hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür, yazacak kadar çok sağlam bilgilerim kalmadı. Sadece aklımda kalan birkaç hatırayı nakledeyim. Başta Batum’un çok güzel bir Karadeniz şehri olduğunu hatırlatayım. Ben de gidinceye kadar bilmiyordum Batum’da Nahcivan gibi garantör olduğumuz ve başkonsolosluğumuzun bulunduğu bir şehir. Batum’da akşam bir taksiye bindik sürücü Türkçe konuşuyor. Fakat direksiyonun yanında bir haç ile bir de Hz. İsa resmi var. Adam Karadeniz şivesiyle konuşuyor ve “Laz” olduğunu Trabzon ya da Rize’den ailesinin göç ettiğini ifade ediyor. Ben “İyi de bu haç ve resim ne oluyor?” diye sordum. Sürücü “Biz sonradan Hristiyan olduk.” dedi.
Uzun zaman Osmanlı sancağı olan Batum’da zaman içinde Müslümanların sayısı azalmış. Komünizm dönemindeki zor şartlar nedeniyle göç edebilenler göç etmiş kalanların bir kısmı da din değiştirmiş. Gittiğimde Batum’da bir tane camii vardı. Bir akşam namazını orada eda edip cemaat ve imamla sohbet etme fırsatı buldum. Caminin tadilata ihtiyacı olduğunu ve cemaatin destek olmak için çaba içinde olduğunu belirtti.
Batum Botanik Bahçesi görülmeye değer yerlerin başında geliyor. Yaklaşık bir asır evvel kurulmuş bu bahçede dünyanın her yerinden getirilmiş ağaçlar asırlık anıtlar haline gelmiş. Engebeli bir arazide kurulmuş bahçede temiz hava ile şehrin kaotik havasından uzaklaşmak için adeta ilaç niteliğinde.
Taşın sanatçı olarak konuştuğu şehir: Tiflis
Hep batı şehirlerini görmüşseniz size mimari olarak farklı coğrafi olarak çok güzel bir şehir Tiflis’i tavsiye ederim. Tiflis’i nasıl tanımlayabilirim diye uzun uzun düşündüm kiliselerde, kalelerde, tarihi yapılarda adeta “taşın sanatçı gibi konuştuğu bir belde” olarak ifade etmek içimden geldi.
20. yüzyılın sonunda birçok ülkede nüfus maalesef büyük şehirlere toplandı. 21. yüzyılın ikinci yarısından itibaren “kırsal bölgeler” “köyler” yeniden önem kazanacak diye düşünüyorum. Bu durum Gürcistan içinde geçerli; ülke nüfusunun yaklaşık dörtte birinden fazlası başkent Tiflis’te yaşıyor. Nüfusun yaklaşık 1,5 milyon olduğu söyleniyor.
Kura Nehri’nin iki yakasında tepelerin üzerine kurulu şehre hangi açıdan bakarsanız bir derinlik duygusuna sahip olursunuz. Tarihi dokunun da oldukça korunduğu görünüyor. Bazı yerlerde tarihi binaların arasına uyduruk gökdelenlerin yapılması adeta sağlam vücuda bıçak saplanmış havası veriyor. Kura Nehri’ne doğu-batı istikametinde paralel uzun cadde olan Rustaveli hayatın kalbi konumunda. Bu caddenin gündüzü güzel ama ben gece görmenizi tavsiye ederim. Bu caddenin ışıklandırması gerçekten çok iyi olmuş. Cadde boyunca yürüdüğümüzde diğerlerinden farklı önünde bir küçük meydan olan bina dikkatimizi çekti, burası parlamento binası imiş. Binanın önünde ellerinde pankartlarla nümayiş yapan bir grup gördük. Sorduğumuzda Gürcistan’da protesto kültürünün çok yaygın olduğunu sık sık yönetimden memnun olamayanların burada toplandığını söylediler. Bütün bu tarihi görkeme karşılık bir eskimişlik durumu ve işsizlik nedeniyle yurt dışına gidiş var. Hal ve gidişten hoşnut olmayanlarında çok olduğuna tanık olduk.
Gürcistan küçük ama kültür sanatta büyük ülke; kitaba, sanata büyük önem veriliyor. Stampa adlı bir otelde kaldık. Lobisinden odalarına kadar her yerin kitaplarla bezeli otelde tefekkür dünyasına yolculuğa çıkıyorsunuz.
Sameba Katedrali
Kura Nehrinin kuzey doğu tarafında Sameba Katedralini görmeden Tiflis’i dolaşmaya başlamayın. Tarihi görünümlü bu zarif bina Sovyet rejimi yıkıldıktan sonra 2000’li yıllarda inşa edilmiş. Ancak görünüşüne bakarsanız sanki yüzyıllardır bu tepede Tiflis’e manevi sahiplik yapıyor. Sovyet rejimi çöktükten sonra Gürcistan dindarlaşma konusunda hızlı adımlar atmış. Beyaz zemin üzerinde kırmızı büyük bir haçın dört tarafında küçük 4 haçla Gürcistan Hristiyan bir devlet olarak buradayım mesajı veriyor, dünyaya.
Katedrale kilise görünümlü bir kapıdan giriliyor. İki tarafı haçla süslenmiş uzun bir koridordan sonra yüksek merdivenleri çıktıktan sonra geniş bir avludan yapıya giriliyor. Bina katman katman daralarak gökyüzüne doğru yükseliyor. En üstte silindirik kübik bir kubbe bulunuyor. Binanın dış görünümünde diğer tarihi kiliselerin aksine açık sarı toprak rengi hâkim durumda. İçerisi de ikonlarla süslenmiş oldukça şık bir bina. Tiflis’in birçok yerinde kesme siyah taştan yapılmış silindirik kubbeli küçük var.
Tiflis Cuma Camii
Tiflis Cuma Camii herhalde dünyada çift mihrabı olan tek ibadet yerdir. Camiye gittiğimde durumu görünce biraz şaşırdım. Bir tarafta Şii mezhebi müntesipleri için diğer tarafta Sünni cemaat için mihrabın olması bana anlamsız geldi. Bir başka bakış açısıyla zenginlik gibi görünse de ben bu kadar basit konularda bile ümmetin anlaşamamasını anlamakta zorluk çekiyorum. Namaz kıldığım zamanlar Şii cemaatin namaz kıldığına şahit olmadım. Özellikle Cuma Namazında cemaat çok kalabalık oluyor, yer bulmak oldukça zor. Camii dış görünümüyle bizim kubbeli cami anlayışımızın dışında saat kulesini andıran güdük minaresi, kırmızı tuğlalarla yapılmış tek katlı çatılı bir yapı olarak dikkat çekiyor. Tarihi evlerin arasından kaldırımlı yokuş bir yolla camiye ulaşılıyor.
Eski Tiflis
Cuma Caminin bulunduğu bölge Eski Tiflis olarak adlandırılıyor. Kayalık bir yamacın üzerine kurulu rengârenk kendine özgü balkonlarıyla evler Tiflis’e başka bir güzellik katıyor. Tepenin tam üzerinde kale bulunuyor. Buraya Moğollar küçük anlamında “Narin Kale” adını vermişler. Sonraları değişime uğrayarak “Narikala” olmuş. Eski Tiflis’in girişinde hamam kalıntıları var. Hamamın yanından dere boyu yürüyerek botanik bahçesine çıkabilirsiniz. Botanik bahçesinden Tiflis’i gözetleyen Kartlis Deda heykeli bir elinde kılıç diğer elinde kâse olan kadın adeta şehrin korucu olarak Tiflislileri gözetliyor.
Dr. İsrafil Kuralay