Kasaba Günlüğü

Kasabalılar, kasabanın gelişmesini şehirleşmesini istiyorlar. Ekonomik kayıplar yaşıyorlar, geçim daralıyor. Gençlere kasaba kifayetsiz geliyor. Göç her evin kâbusu. Aile fertleri veya aile toptan göç tehdidi altında.

Bu yaz kasabadaydım. Kasabanın en serin yerinde, kışla bahçesi denilen parkta kasabanın münevver medeni yetişkinleriyle sohbet ettim bu sohbet kasaba üzerine.

Herkesin her yerde dile pelesenk ettiği söz ‘’bu memleket adam olmaz.’’ Bir sor bin ah işit kabilinden sohbet böylece açılır. Memleket nasıl denildiğinde memleketimiz güzeldir havası iyidir insanları hastır cümleleri sıralanır gider. Adam olmaz dedikleri memleket ile iyi güzel memleket bir adamın beyninde aynı anda nasıl durur? İzahı var mı dır? İzahı sohbet uzadıkça ortaya çıkıyor. Gerçi her yer öyle demekte mümkün.

Kasabalılar, kasabanın gelişmesini şehirleşmesini istiyorlar. Ekonomik kayıplar yaşıyorlar, geçim daralıyor. Gençlere kasaba kifayetsiz geliyor. Göç her evin kâbusu. Aile fertleri veya aile toptan göç tehdidi altında. Daha iyi bir hayat diyenlere kasaba yetmiyor.

Kasabanın bozulmamış yapası, sosyal kültürel hayatı, değerleri, tabiatı açısından bakarsanız başka yerlere göre memleketimiz iyi güzel diyorlar.Kasabalı ikilem içinde ne yardan geçiyor ne serden geçiyor. Ama bir gün yüzleşecekleri, tercih edecekleri kesin. Neden yerleşimlerimiz ile bu kadar çok oynuyoruz? Neden hep şehirleşme davası güdüyoruz? Şehir şehir olsa, kasaba kasaba, köy yerinde dursa. Başaramıyoruz. Sohbet bu uzayıp gidiyor.   

BAKIŞ

Biz şehirleşme uğruna kasabayı ihmal ettik. Tarihimizde Anadolu, köy ve kasabalardan ibaretti şehirlerimiz sınırlıydı. Kasaba; ekonomik, sosyal, kültürel hayatın merkeziydi. Her şey orada olup biterdi. Herkes de memnun kalırdı.

Gün geldi köyler boşalmaya başlayınca, köy halkı kasabayı atlayarak doğruca şehre yöneldi. Yani köyler direk şehre göçmeye başladı. Aradaki kasaba canlılığı hayatı zayıfladı, geriledi. Zira kasabalar, şehirler gibi ufkumuz, gayemiz ve derdimiz olmadı. Gelişmeyi şehirlerde aradık. İş salarını burada kurmayı tercih ettik. Kasabaları ihmal ettik. Mesela, eğitimi, sağlığı, altyapıyı, iş sahalarını, üretimi kasabalara yöneltmedik. Kasabaları büyütüp geliştirip cazip yerleşimlere dönüştürmedik.

Gerçi köyden şehre göçü önlemek için köy kent / merkez köy deneyleri olsa da, söylem ve politikadan öteye geçemedi. Tatbik kabiliyeti de zaten yoktu. Dev insani ihtiyaçlar doğuyordu, insanların gözü açılıyordu, coğrafyalar küçülüyordu. Köy yaşamak için kâfi gelmiyordu. Köylüyü köy ortamında tutamazdık. En makul mekân kasaba idi. Kasabayı alt yapısıyla, üst yapısıyla, ekonomik sosyal kültürel boyutlarıyla, iş ve üretim sahalarıyla yeniden kurabilseydik şehirlere akın olmazdı. Yolu da küçük işletmecilik ve üretim merkezleri ekonomik örgütlenmeler (kooperatif, karma ekonomili ve halka açık şirketler, desteklenmiş girişimcilikten geçiyordu) Beceremedik olmadı. Serbest bıraktık. Ülkeyi yönetenler de; bu adımları atacağına, şehirlere davet ediyor gelin gelin vızır vızır işleyen yollar, parıl parıl parlayan cadde sokaklar, okullar, hastaneler, demeyi marifet zannettiler yanıldılar. Çarpık geri dönülmez şehirler oldu. Unutulan kasabanın bedelini şehirler ödedi.

İşte, hala kasaba özelliklerini az da olsa taşıyan bir ilçe merkezi olan kasabadayım. Günlük hayattan hayat kesiklerinden kasabayı yakalamaya çalışıyorum.

ÇARŞI

Hangi esnafa uğrasan buyur eder selamlaşır halleşirsin. Az çok bir geçmişin var. Tanıklığım yakınlığım bilmişliğim hatıralarım. İnsanı insana bağlayan yanı da bu.

Kasaba esnafı kadirşinas, gönlü bol, cömert, ikramı sever, muhabbeti sever, hal ve gidişata meraklıdır, sorar bilmek ister. Bu hale (meraklı Melahat) denmez. Kasaba kürtününün icabı senin üzerinden nicelerini sorar, izlerine ulaşmak ister. Burada bir insanın ne kadar çok tanıdığı varsa o kadar gücü vardır. Bu devlet dairelerinde de halk arasında da öyledir.

Derken esnaf yerinde laf lafı açar, muhabbet uzar gider.

Çarşının bir güzel özelliği de selamlaşma. Karşıdan gelen hemen bakar göz göze gelirsiniz selamlaşırsınız, selamlaşıp durulursa eller sıkılır elleşilir, hâl hatır sorulu.  Böylece kısa mesafe uzun vakit alır

MAVRA SOHBETLERİ

Kasaba kültürlü insan kültürüdür. İnsanların bulundukları ortamda geliştirdikleri yaşadıkları sohbetler, mizahlar, şakalaşmalar, laf atmalar, birbirini kızdırmalar, atışmalar sataşmalar, mavralar hayli işlenir, dillenir, dilden dile yayılır. Bu yolla sohbetler edilir hoşça vakit geçinilir.

Mavra, kasaba kültürüdür. Kasabada bilinen hatta meşhur mavracılara rastlanır. Meclis kurup mavra sohbetleri yapılır. Herkes eteğindeki taşları döker. Öyle ki mavra yarışa döner, atışma ile sürer. Kısa bir temsil aktaralım. İki mavracı atışır. Biri yüce dağ başında deve sürüsü otlattım der. Öteki mavracı düğünümde 1000 koyun kestim der. Dinleyenler işin sonunu merak ederler. Mavranın palavraya kaçtığını gören mavracılar atışarak anlaşırlar. Biri deveyi düze indir der, öteki koyunu yüze indir der. Mavra karşılıklı sohbet usulu ile olabileceği gibi mavracıların atışmalarını dinleme şeklinde de olur. Neticede hoş vakit geçirilir. Öte yandan mavracı hikayeleri, sözleri nerdeyse ezberlenir, nakledilir. Meşhur mavracının ismi anılarak hikayeleri tekerlemeleri düzmeleri anlatılır. Böylece mavra dilden dile yayılır.

Mavraya alışmış kasabalılar, mavrasız duramazlar. Mavracı bulur bir koyu muhabbete dalarlar. Bir de mavra aktaranlar var. Mavracıların mavralarını aktarır söyler. Böylesi daha rağbet görür, zengin mavra atmalardan bol bol nasiplenirler.

Mavra kültürü kayboluyor. Aileden gelenler, sonradan hoş sohbet olup mavraya yeltenenler giderek azalıyor. Mavra sohbeti, mavra dinleme meraklılarıda azalıyor. Kasaba modernleştikçe bu kültür anılara taşınıyor. Aktaranlar gidince veya göçünce kasabada, mavra da öksüz kalıyor.Bu kültürün önemi ve değeri edep dairesinden geliyor. Mavracılıkta bel altı, gayri ahlaki, ahlak ve onur zedeleyici anlatımlar olmaz. Olaylar olağan dışı anlatılsa da ders vermeye matuftur. İçinde alana hikmetler dolup taşar.

Ahmet Narinoğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir