Lambalı Kadın “Florence Nightingale”

Modern hemşireliğin kurucusu Nightingale’in dünya sahnesinde ismini belirginleştirmesi 1853-56 Kırım Savaşı esnasında gerçekleşti. Savaşta yaralanan İngiliz askerlerin tedavi ve bakımlarını yaparak mesleğe itibar kazandırdı. Gece gündüz demeden elinde gaz lambasıyla yaralı askerlerin bakımında sergilediği özveri sebebiyle “Lambalı Kadın” olarak anıldı.

Hemşire deyince aklımda bir tek görüntü canlanıyor. Bir dönem hastane ve sağlık ocaklarının duvarlarında sus işareti yapan hemşire fotoğrafı. Yani Bayan Sus ‘un fotoğrafı. Bu fotoğrafın birçok kişinin hafızasında yer ettiğini düşünüyorum. Düşüncemin teyidini hem sözlü hem de yazılı olarak aldığım oluyor. Bunlardan biri Tülay Üstündağ’a ait.

Yazar, Ankara Sümer Sokak’taki apartmanlarının 8 numaralı dairesinde oturan Kemal Amca’dan bahseder bize. Bahçede oynayan çocuklar gürültü yaptığında 3. kattan üzerlerine su dökermiş Kemal Amca. Çocuklar ondan korkarmış. Çünkü ıslanırlarsa eve gidip tekrar bahçeye gelemezlermiş. Bu sebeple Kemal Amca’nın gölgesi camda belirince çocuklar birbirine hemşire pozu yaparmış. 70’lere ait bu anısında, hastanelerde neden o hemşire fotoğrafı olurdu ki diye sorgular Tülay Üstündağ.  (Üstündağ, 2017, s. 49)

Film, dizi ve reklamlardaki hastane sahnelerinin vazgeçilmez karesi Bayan Sus’un kim olduğunu merak ettiğiniz oldu mu hiç? Ben ettim. Yıllarca sağlık çalışanı sanılsa da aslında o bir turizmciymiş. Adı da; Dilek Tunca. Subay emeklisi babayla terzi bir annenin kızı.  Cağaloğlu’ndaki reklam ajansında, Haseki Hastanesi’nin başhemşiresinden ödünç alınan formayla kameralara sus işareti yaparken takvimler 1976’yı gösteriyormuş.

İkonik fotoğrafın sahibi Tunca’dan dünyaya çevirirsek yönümüzü; uluslararası çapta en çok bilinen sağlık çalışanının Florence Nightingale olduğunu görürüz. Ülkemizde; zincir hastanelerin ismi olması bilinirliğini arttıran bir unsurken esas olan dünya çapında önemli bir isim, tarih sahnesinde etkili bir karakter oluşudur.

O Bir Ekol

Asil bir İngiliz ailenin ikinci kızı olarak dünyaya gelen Nightingale, bir hanımefendi olarak eğitim aldı. Ancak diğer asillerden farklıydı çünkü kendisini tamamen hasta ve yaralılara adamıştı. Ailesinin tüm karşı çıkmalarına rağmen, hemşireliğe gönül verdi ve Almanya’daki Kaiserswerth Hastanesi’nde temel hemşirelik eğitimi aldı.  Daha sonra yasa hemşire olmak isteyenlere eğitim verdi.  

Sosyal reformcu ve istatistikçi kimliğindeki yeryüzü yolculuğu 12 Mayıs 1820 ‘den 13 Ağustos ‘a dek sürdü. Modern hemşireliğin kurucusu Nightingale’in dünya sahnesinde ismini belirginleştirmesi 1853-56 Kırım Savaşı esnasında gerçekleşti. Savaşta yaralanan İngiliz askerlerin tedavi ve bakımlarını yaparak mesleğe itibar kazandırdı. Gece gündüz demeden elinde gaz lambasıyla yaralı askerlerin bakımında sergilediği özveri sebebiyle “Lambalı Kadın” olarak anıldı.

1854 Kırım Harbi’nde İngiltere, Osmanlı Devleti’nin yanında yer almıştı. Rusya’ya karşı verilen savaşta son derece yetersiz barakalarda hasta ve yaralılar tedavi edilmeye çalışılıyordu. 34 yaşındaki Florence Nightingale, bu tedavi merkezlerinden biri olan Üsküdar Selimiye Kışla Hastanesi’ne İngiliz askerleri tedavi etmek için geldi. Başta ön yargılı bir yaklaşımla karşılaşan hemşire zamanla tüm ön yargıları kırdı. Hastane personelinin güvenini kazanarak içinde bulunulan şartların iyileşmesi için uğraş verdi. Bürokratik engellerin aşılması ve hastanedeki sıhhi tıbbi koşulları iyileştirilmesi çabalarının en önemlileriydi. Onunla gelen disiplin, temizlik, düzen, itinalı hasta bakımı ve sağlıklı beslenme olumlu sonuçlar verirken ölüm sayısı büyük ölçüde azaldı. Hatta bazı kaynaklara göre özveriyi hususi hayatına taşıyarak; Üsküdar’daki evini çamaşırhaneye dönüştürdü. Hastalara temiz kıyafet ve sarf malzemesi temin etti.  

1856’da savaş sona erdiğinde; edindiği tecrübelerini ve deneyimlerini yazıya dökerek İngiltere’de yayınlattı. Çok yönlü bir yazar olduğu rahatlıkla söylenebilen Nightingale, kolaylıkla anlaşılabilecek bir İngilizceyle yazdığı istatistiksel verilere grafiklerle nitelik kazandırdı. Yazdıklarının büyük bölümü ise sağlıkla ilgiliydi.

Toplumun tüm kesimlerine yönelik sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, yeryüzünde yaşanan açlık, kadın hakları ve kadınların işgücüne katılmaları el aldığı başlıca konular oldu. Din ve mistisizm hakkındaki çalışmalarıysa vefatından sonra yayımlandı. 13 Aralık 1861 tarihli Bayan Mohl’a yazdığı mektubundaki; “Bırakın her bir kişi kendi deneyimlediğinden çıkardığı gerçekliği açıklasın.” cümlesi onun yazma motivasyonunu ve inancına dair ipuçları vermiştir.

Etkili kişilerden oluşan aile ve arkadaş çevresinden daima fayda gören Nightingale, 1860’da Londra’da St Thomas Hospital’da hemşirelik okulu kurarak profesyonel hemşirelik vakfının temellerini attı. Dünya çapında ilk modern sivil hemşire okulu olan mirası bugün hala King’s College London’ın parçasıdır.

Özveri İsteyen Kutsal Meslek

Tarihi dekordaki önemli şahsiyetin hayatı filme alındığında yönetmen koltuğunda Herbert Wilcox oturuyordu. Anna Neagle, Michael Wilding ve Felix Aylmer’in rol aldığı 1951 yılı yapımı İngiliz filminin adı ona yakıştırılan “The Lady With -The Lamp – Lambalı Kadın” dır.

Mesleğe olan katkısı sayesinde; hemşireliğin modern bilim dalı olması yönünde ve hasta bakma yöntemlerindeki yenilikleri dünya çapında kabul gördü. Bunların başlıcası; hastaların, hastalıklarına göre ayrı bölümlerde tedavi görmesidir. Onun bu uygulaması, bulaşıcı hastalıklardan korunma yöntemi olarak tüm dünya hastaneleri tarafından benimsendi.

1907’de Londra’daki Kızılhaç Toplulukları Sekizinci Uluslararası Konferansı’nda hemşirelik alanında uluslararası ödül verilmesi kararını aldığında ödülün adı “Florence Nightingale Madalyası” oldu. Hemşirelere verilecek en prestijli uluslararası ödülün ilkine layık görüldü. Hâlihazırda Florence Nightingale’in doğum günü olan 12 Mayıs, tüm dünyada Hemşireler Günü olarak kutlanmakta. Ülkemizdeyse 13 Kasım 1961 yılında İstanbul Üniversitesi bünyesindeki Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu eğitim ve öğretime başladı. Onun miras bıraktığı mesleki anlayışla işini icra edenler de oldu ülkemizde. Bu husuta ilk akla gelen Safiye Hüseyin Elbi’dir. O, Çanakkale Savaşı’ndaki hizmetlerinden dolayı Harp Madalyası alan ilk Türk hemşiresidir.

Sonuç

Florence Nightingale’in bazı cümleleri çok bilinmektedir. Sıklık duyulan cümlelerinden biri şudur ki onun yaşam anlayışını özetler niteliktedir: “İlerleyen bir dünyada iki çeşit insan bulunması gerekir ki bunlar; orada bulunan en iyiyi benimseyen ve bundan hoşlanan ile daha iyiyi dileyen ve onu yaratmayı deneyenlerdir.”

Mesleki eğitimini tamamlayarak hayata atılan hemşirelerin geleceğe verdiği sözü anlatan Uluslararası Hemşirelik Andı (Florence Nightingale Yemini) ve sağlık dileklerimle yazımızı sonlandıralım:

Yüklenmiş olduğum sorumlulukların bilincinde geliştirdiğim anlayış ve becerilerimle herhangi bir ırk, inanç, renk, siyasal veya sosyal durum ayırımı gözetmeksizin hastalarıma bakacağıma;

Hayatı korumak, ızdırabı hafifletmek, sağlığı yüceltmek için gereken her türlü çabayı göstereceğime;

Bakımım altındaki hastaların bütün değer ve dini inançlarına saygı duyacağıma;

Bana bireylerle ilgili olarak verilen tüm bilgileri saklayacağıma;

Hayatı ya da sağlığı tehdit edebilecek her türlü girişimden sakınacağıma;

Mesleki bilgi ve becerilerimi en üst düzeyde tutmaya çalışacağıma;

Sağlık ekibinin bütün üyeleri ile iş birliği yapacağıma ve onları destekleyeceğime;

Bunların tümünü yaparken, Uluslararası Hemşirelik Ahlak Yasası’nın onurunu korumak için gerekecek bütün çabaları sarf edeceğime ve hemşireliğin bütünlüğünü koruyacağıma ant içerim.

Necla DURSUN

Kaynak: https://hukukbook.com/uluslararasi-hemsirelik-andi-florence-nightingale-yemini/

Üstündağ,T.2017-Şişman kız tombul teyze-İst.Elma yayınevi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir