İstanbul’da “Şehir ve Kültür” adında bir derginin çıkarılmasına karar verilmiş ve bu derginin kadrosunda benim de bulunmam istenmişti. Hatta uzunca bir yazımla, ‘İstanbul’da Sinan’ın İzinde’ başlığıyla bir yazı gönderdim. Yazım dergide yer aldı ve o günden bu güne kadar Şehir ve Kültür Dergisi’nin adeta kadrolu yazarı durumuna geldim. İhmal edip biraz yazımı geciktirdimse, Mehmet Kamil Berse mutlaka beni maille ya da telefonla uyarıp yazımı beklediğini söylemiştir…Mehmet Kamil Berse (1956) ile ilk karşılaşmam, merhum Mehmet Akif İnan’la ilgili bir programda oldu. İstanbul’dan kalkıp Kayseri’ye gelmişti. Buluştuk, uzun uzun sohbetlerimiz oldu. Bu dergiyi niçin çıkardığını anlattı. Benim de o yıllarda “Şehirname” adıyla bir kitabım yayınlanmıştı. Burada şehir kültürü üzerine düşüncelerimi dile getirmiştim. Onun böyle bir dergiyi çıkarmadaki gayesi ile benim Şehirname’de yapmak istediklerim adeta örtüşüyordu. Step kültüründen, daha doğrusu sözlü kültürden yazıya geçmeye yönelen Türk toplumunun ana dinamiklerini şehirler sağlayacaktı. Şehri nasıl inşa ve ifade ederseniz, insanınızı da öyle şekillendirmiş olacaksınız. Bu ortak duyarlılık bizi birleştirdi. Dergi, bütün olumsuzluklara rağmen, niteliğinden taviz vermeden 110 aydan buyana yayınına devam ediyor. Umarım daha birkaç yüz ayı devirecektir. Çünkü inanmış bir ekip ve ona sadakat gösteren bir yazar kadrosu var. …Bugüne kadar sayısız dergide yazdım. Hiçbir dergi bana ‘bu ay yazın gelmedi’ diye bir uyarı yapmadı. Ancak ne gönderdimse onu da yayınlamayı ihmal etmedi. Mehmet Kamil Berse Bey ise, öyle yapmadı, yazmada geciktimse, yazım için uyarısını ihmal etmedi. Bu tavır, yazarın keyfiyetini ve bunu fark eden bir insanın ona verdiği değerin ifadesidir. Bu değerlendirmelerimin ilgi görmesi, beni bu defa burada çıkan yazılarımdan oluşan bir kitap çalışmasına yönlendirdi ve “Şehirden Kültür”e adıyla, bir eser oluştu. Bu kitabı Kayseri Büyükşehir Belediyesi yayınladı.
Batı’da yayınını aksatmadan sürdüren asırlık dergiler vardır. Bir muhitin kültürel değerlerinin önemi ve özelliği bunlarla ölçülmektedir. Bizde maalesef bu şekilde oturmuş ve zamana karşı direnerek varlığını sürdüren dergiler pek fazla yoktur. “Şehir ve Kültür Dergisi”, bu yüzden önem taşımaktadır. Yakın bir gelecekte 10.yayın yılını kutlayacağımız bu dergi var ise, Mehmet Kamil Berse’nin fedakârlığıyla vardır. Beni kendisine bağlayan da bu samimi duruşu olmuştur.(Muhsin İlyas Subaşı, DOSTLAR MECLİSİ, Post Yayınları-İstanbul; 2023, s.217)
Burada yeri gelmişken bir önemli hususun da dile getirilmesinde faya görüyorum: bizim irfan kültürümüzde “Marifet iltifata tabidir” temel esprisi vardır. Bu ifade, hizmet verenlerin önüne açan besleyici bir vefa işaretidir. Yürütülen bir hizmetin bizi yücelten değerlere katkısını dikkate alamayan yalnızlaşmış insanların vahim çözülüşünün de işaretidir bu. Kışın kavurucu soğuğunda, yazın yakıcı sıcağında her ay aksatılmadan masanızın üzerine konulan böyle kıymetli bir esere; emeğiyle, teriyle, parasıyla katkı sağlayan insanlara sahip çıkmasını bilmeyen hiçbir toplum geleceğinin güvencesini taşıyamaz! Bakınız, bu ülkede onlarca köşe yazarı vardır. Her gün bunların yüzlerce söz anaforuyla muhatabız. Bunların birçoğunun masasına da bu derginin gelmiş olmasına rağmen, siyasetin kokuşmuş dolayısıyla çürümüş handikaplarıyla boğuşan bu insanlardan bu dergi için kaç satır yazı okudunuz? Bu dergide yayınlanan çok ilginç makalelerden söz eden kaç düşünce adamına rastlarsınız.
Bir toplum şehir kültürüyle yücelir ve gelişir. Toplumun kalıcılığı şehirlerin geleceğe güven veren ihtişamıyla orantılıdır. Şehrin ruhunu yenileyen, o ruhun yaşanan olumsuzluklara rağmen diriltici bir özsuyunu taşıyan bu dergiler varoluş sebebimiz değil midir? Şehir aristokrasisinin yabancılaşmış bir içgüdü tahrikiyle hayatını sürdürmesi karşısında, bize geleceğimizin kaygılarını veren bu tür yayınlar ve onlara hayat veren bu tür fedakâr insanlardır. Değilse, benim yayımlanan “Dostlar Meclisi” kitabımda, Mehmet Kamil Berse’nin bu çabasını Muhsin İlyas görüyor bak işte diye yer almamıştır. Onun niyetinin arkasındaki ‘rızayı bari’ ve ülkemizi yücelten değerlerinin korunması ideali her türlü takdirin üzerindedir.
Muhsin İlyas SUBAŞI