Bizden – Ocak 2024 | Sonu Merhaba ile İdare Edi̇lecek Kadar Güzel Günler Yakındır

Yeni bir senenin başlangıcında iyi niyetlerimiz olsun, hayırlar dileyelim. Yeni senenin ilk sayısında geleceğe umutla ve ümitle bakıyoruz. Dergimizi hazırlarken bu şuurla çalışıyoruz ve saçımızı tarayıp kravatımızı bağlıyor huzurunuza öyle çıkıyoruz.

Yenildik sana ey zaman, bu kesin fakat yine de,
Yine de demek isterim ki derdimi,
Yahya efendi dergahına en muvafık derdimi,
Arzetmeğe bir dem bulmadım,
Buna izin vermedi felek.
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi

Şehirler, tarih boyunca kültürlerini yaşattılar, yeni kültürler oluşturdular… Her dem yeniden doğdular. Yunusun deyimiyle bundan kim usanası.

İnsanoğlu, Dünya kurulalı beri Hz. Âdem a.s. dan bu yana çoğalmaya başladıkça kaç bin yıl geçti bilemem ama o yıllarda insanlığın dertleri neyse bugün biraz farklılaşarak benzer dertleri yaşıyorlar diyebilirim.

Dertlerle, sıkıntılarla geçse de milyonlarca kez gelişimi yaşadılar yaşattılar. Önce İnsan faktörü ortada olunca fitne ve fesad, tarihin hiçbir döneminde eksik olmadı.

Rahmetli Fethi ağabey: “Fitnenin başı da Şam sonu da Şam’dır…” derken, Hz. Ademin çocuklarından Habil’in Kabil’i öldürdüğü fitnenin o günkü merkezi Kasiyan dağından söz ediyor… Aradan binlerce yıl geçiyor, Şam’da (Şam vilayeti) her asırda bir şeyler oluyor. Bu yaşanılanlardan ders alınmadıkça vahim olaylar tekrarlanıyor. Bundan bir asır önce o toprakları, yani memalik-i Osmanî’ye ait olan şehirlerimizi her türlü hile ve desiselerle bizlerden koparıp aldılar. Bununla da kalmadılar, bu topraklarımızda fitne ve fesatın devam etmesi için her bölgeye mayınlar serpiştirdiler.
Bu mayınları, tarihte takvim ilerledikçe istedikleri zamanda patlatmak hünerine sahipler. Bizler bu oyunların künhüne vakıf olmamız gerekirken hatta bizzat vakıf iken de kendimizi bu oyunun içinde buluyoruz. Bir asırlık bir oyundan söz ederken, geçen her sene içinde kaybettiğimiz veya kendimizi kendimize düşman ettiğimiz kültürlerimizi de bizden koparıp oyunun içine sokmaya çalışıyorlar.

Bu memleketin insanına yeni bir şevk, yeni bir ruh, yeni bir koşu, yeni bir emanet yeni bir bayrak koşusu vermek için gençlerimizi çok iyi yetiştirmeliyiz, ilim öğretmeliyiz ve eğitimlerini mükemmel almalarını sağlamalıyız. Kültürlerimizi, velev ki bizden uzaklaştırmışta olsalar onlara öğretmeliyiz. İnsanların önce kendilerine dost olmalarını sağlamalıyız ki toplum olarak birbirimizi sevelim ve sayalım. Sevgiyi hakim kıldığımız bir dünyayı hedef almalıyız… Aynı gök kubbe altında yaşıyorsak bu birlikteliğimizin sonsuza kadar bozulmasına izin vermemeliyiz. Nesiller arasındaki farklılıklarda hoş görülü davranmalıyız ki onlardan sonrakilere de onlar hoşgörülü davransınlar.

İnsanların yaş aldıkça, çoğu zaman söylenen sözler benzerdir: Zaman çok çabuk geçiyor- zaman ne çabuk geçti- Oysa yapacak ne çok şeyimiz vardı. Yapacak şeylerimizin yetişmemesini dünya işleri için söylüyorsak kayıptayız. Oysa yapacak işlerimiz insanlığın faydasına işler ise, çocukların gençlerin istifadesinedir. Onların öğrenmesine yönelik beceriksizliklerimiz ise, bundan hayıflanmalıyız. Hayıflanmamak için gereğini zamanında yapmalıyız.

Yazımın başında yer alan değerli hocam Hüsrev Hatemi beyin bir kısmından alıntı yaptığım şiirinde dediği gibi, zamana yenildiğini hayıflanarak anlatmaya çalışıyor, ve yine de bırakmıyor, Felekten derdini açığa çıkaracak zaman istiyor sanki… Hüsrev hoca gibi, Kamil Uğurlu gibi şiirin üstatlarını gelecekte çok ararız… Bugün ellerini tutalım kıymetlerini bilelim. Bizim gençliğimizde Necip Fazıl üstat gibi, Osman Yüksel Serdengeçti gibi değerleri dinledik ellerinden tuttuk şükür. bu zatlar gibi çok değerli insanlar bugün yoklar, sadece hatıraları ile avunuyoruz. Yeni nesil bugün mevcut olanları yakalamalı ve öğrenmeliler… Çok kitap okumalı bizim insanımız gencimiz, hatta sözlük okumalı. Sözlük okunur mu? demeyin dilinizi güzelleştirmek için güzel cümleler kurmanız için ne kadar faydalı olduğunu fark edersiniz.

Her geçen sene, hepimizin ömründen bir eksiliyor demektir. Güzel işler yaparsak, insanlığa faydalı olursak ömrümüzün bereketini fark ederiz.

İyiliklerle dolu bir gün, güzelliklerle dolu bir hayat geçirmek için geç kalmış değiliz. Gene Fethi Ağabeyden güzel sözler duyalım: “… Sonu merhaba ile idare edilecek kadar güzel günler yakındır. Şah-ı Velayet buyuruyorlar ki, ”Gözü olana sabah ışımıştır.” Şeb-i yeldânın bittiği muhakkak.. Hâl-i yakazadayız…

Bu dünyada zulmün hiçbir zaman âbad olmadığını biliyoruz… Bugün zulme uğrayan Filistin halkı başta olmak üzere mazlum dünya insanlarının koruyucusu ve onların intikamını Alacak Hz. Allahtır. Tarihte örneklerini çok gördük.. Mazlumlara yardım etmek onlarla gönül gönüle, el ele olmak, buna vesile olmak boynumuzun borcudur.

Yeni bir senenin başlangıcında iyi niyetlerimiz olsun, hayırlar dileyelim. Yeni senenin ilk sayısında geleceğe umutla ve ümitle bakıyoruz. Dergimizi hazırlarken bu şuurla çalışıyoruz ve saçımızı tarayıp kravatımızı bağlıyor huzurunuza öyle çıkıyoruz.

Hz. Mevlana der ki: “Yağmur gibi yağarsa başına belâ, Bil ki dua istiyor senden Mevlâ…”

Hoş bulduk efendim, hoşça bakın zatınıza.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir