“Gönül Gurbet Ele Varma/ Ya gelinir ya gelinmez ” türkülerinin gaydeleri arasında bu güzel şehre giriş yapıyoruz. Benim bu kıymetli şehre üçüncü gelişim. Her seferinde nasıl huzur dolu ve düzenli bir şehir diye iç geçiriyorum. Benimle aynı fikirde yanımdaki dostlarım da. Seyahatimiz için iyi ki Mayıs ayını seçmişiz. Gaziantep’i tam manasıyla gezebilmek için en az iki gün ayırmanız gerekli.
Güne Gaziantep usulü bir kahvaltı ile başlamak için ilk olarak, Beyran içmeyi düşündük. Sonra uzun bir gezi programı bizi beklediği için Beyranı akşam yemeğine erteledik. Çünkü Beyran, bol iç yağlı, kuzu etli ve pirinçli çorba kıvamında leziz bir sulu yemek ama alışık olmayanlar için kahvaltıda ağır bir tercih olabilir.
İlk olarak, Gaziantep’i gezmeye, Gaziantep’in Kurtuluş Savaşı’nda verdiği kahramanca mücadeleyi anlatan Şahinbey Savaş Müzesinden başlıyoruz. Burası bir müze ama aynı zamanda Gaziantep’in sosyal yapısını, kültürünü, yaşam tarzını ve savaştan sonraki geçirdiği dönemleri de anlattığı için çok önemli bir müze. İnsan müzeyi gezerken çok etkileniyor ve hüzünleniyor
Müzenin bir kısmı tarihi bir konakta, bir kısmı da hemen altındaki mağarada sergileniyor. Gaziantep’te mağaralar ve yer altı tünelleri bol miktarda bulunmaktadır. Evlerin altında odalar ve tüneller oyulmuş, hatta eski Antep’in altında kocaman bir tünel ağı olduğu ve hepsinin kaleye çıktığı söyleniyor. Kurtuluş Savaşı sırasında insanlar hep buraları kullanmışlar. Kaleoğlu Mağara cafesi de bunun en güzel örneklerinden biri. Önce tarihi bir hanın içine giriyoruz, avlusundaki kapılardan birisinden mağaraya iniyoruz.
Gaziantep’in en ünlü çarşısı Bakırcılar Çarşısıdır. Bakır işçiliği Gaziantep’in en eski mesleklerinden. Gaziantep’te her köşe başında bakır eşyalar, çaydanlıklar, cezveler, bardaklar işleyen ustalar görebilirsiniz.
17. yüzyılda Darendeli Hüseyin Paşa’nın yaptırdığı Zincirli Bedesten Çarşısı, gezilip görülmeye değer hanlardan biri. Eski dönemden kalma Hüseyin Paşa Bedesteni ve Kemikli Bedesteni de hala alışveriş yapabilirsiniz.
Gaziantep’te hala sürdürülen tüm zanaatları bir arada bulabileceğiniz tarihi geleneksel el sanatları ve ürünlerin satıldığı dükkânlar, bakır, sedef kakma ve ebru ustalarının atölye/dükkanlarının bulunduğu Gümrük Hanı ziyaret edebilirsiniz.
“Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması Müzesi” olarak kullanılan, Gaziantep’in tam merkezinde bulunan Gaziantep Kalesi, Roma döneminde gözlem için kullanılmış. Bu müzede savaş yıllarını anlatan resimler, maketler ve heykellerin olduğu bir galeri var. Galeride Antep halkının ve askerlerin İstiklal Savaşı’nda verdiği mücadele anlatılıyor.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde söz edilen, Osmanlı’nın hamam geleneğini yansıtan 1640 yılında inşa edilmiş Tarihi Naib Hamamı, 2007 yılında yenilenip tekrar açılmış.
Hatay Arkeoloji Müzesi’nin açılmasıyla dünyanın ikinci en büyük mozaik müzesi haline gelmiş olan Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep’in en önemli turizm merkezlerinden birisidir. Müzedeki mozaikler Zeugma Antik Kenti’nden çıkarılmış bu yüzden özellikle arkeolojik olarak çok değerli ve dünya çapında bilinen bir müze burası. Ünlü “Çingene Kızı” mozaiği, Zeugma Mozaik Müzesi’nin ikinci katında özel karanlık bir odada sergileniyor.
Müzeleri ile ünlü şehirde, Hamam Müzesi, Emine Göğüş Mutfak Müzesi, Gorgo Medusa Cam Eserler Müzesi, Hasan Süzer Etnografya Müzesi, Gaziantep oyun ve oyuncak müzesi, Gaziantep Atatürk Anı Müzesi, Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi, Zeugma Antik Kenti ve Zeugma Mozaik Müzesi, Yesemek Açık Hava Müzesi müze severler için eşsiz bir şehir.
Özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ticari hayatın önemli bir parçası olan Hanlar hala Gaziantep’te bulunmaktadır. Günümüze ulaşabilen hanlardan bir kısmı: Şıra Hanı, Tuz Hanı, Emir Ali Hanı, Anadolu Hanı, Kürkçü Hanı, Belediye Hanı, Elbeyli Hanı, Yeni Yüzükçü Hanı, Tütün Hanı, Hacı Ömer Hanı, Millet Hanı ve Yeni Han.
Türkiye’nin en büyük sekizinci şehri olan Gaziantep ayrıca UNESCO tarafından “Dünya Gastronomi Şehri” olarak koruma altında. Küşleme, Alinazik, Yuvalama, Patlıcan Kebabı, Meyveli et yemekleri, Lahmacun, Baklava, Künefe, ciğer, yöresel sulu yemekler, Beyran, nohut dürüm, menengiç kahvesi ve zahter çayını içmeden dönmeyin.
Kurtuluş savaşındaki kahramanlığından ötürü şehir Gazi unvanını alarak Gaziantep olmuş bu güzel şehri mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Gaziantep doğal güzellikleri, tarihi yapıları, müzeleri ve antik kentleri ve gastronomi merkezi unvanıyla tam bir turizm cenneti olarak gezi rehberinize eklemelisiniz. İyi seyirler diliyorum.
Şifanur Özçelik Şirin