İbn-i Haldun ve Şehirlerimiz -3-

Şehirlerde verimsizlik, kaynak israfı artıyor. İsraf ve aşırı tüketim şehrin dengesini bozuyor, huzuru kaçırıyor.

Şehirlerin çevresinde/yakınında tarım ve hayvancılık yapılmalı, şehri beslemeliidir. Gaye şehrin kendi kendine yeter olmasıdır.Şehir halkının gıdasını sağlamak için çevrede ekim ve dikim için müsait arazi bulunmalıdır /Şehir kurulacağı yerin havasının durgun olamaması gerekmektedir. Bataklık alanlarından yayılan pis kokular, şehircilik açısından sakıncalı olduğu için şehir, bataklık alanlarına yakın olmamalıdır /Şehirde yaşayan insanlara yetecek kadar su kaynağı bulunmalıdır. /Şehir halkının yakıt ve kereste ihtiyacının karşılanması için ormana yakın bir yerde kurulmalıdır /Şehrin ulaşımının kolay olması için denize yakın yerler veya daha güvenli yerler olarak dağ başları ya da aşiretlerin kalabalıklar halinde yaşadıkları yerler tercih edilmelidir /Şehirlerde kaliteli konutlar olmalıdır. Bu yaşam kalitesini artırır.(batıda konutlar az katlı, bahçeli iken bizde kibrit kutusu misali çok katlı ve yığılmalı yapılıyor.) /Şehirler geliştikçe, büyüdükçe doğal alanlara, topraklar zarar görür. Su kaynakları azalır.(böylece ekosistem ve biyo çeşitlilik ile uyumlu şehirlerin olmasını ister.)                                   

İBN-İ HALDUNDAN BU GÜNÜN ŞEHİRLERİNE BAKIŞ

Şehirler artıyor / Şehirlerde nüfus artıyor/ Şehirler büyüyor, gelişiyor

Şehirler üretim merkezi olmaktan çıkıyor, tüketim merkezi oluyor / Şehirler büyüdükçe doğal alanlar, tarım alanları daralıyor  / Şehir yönetimi devlet yönetimine dönüşüyor / Şehirler sorun yumağı haline geliyor /Şehirler plansız gelişiyor

Şehirde sadece binalar çoğalıyor / Şehirde insanlar yığılıyor. Kitleleşiyor. Şehir bilinci azalıyor / Şehirler insan doğasına aykırı gelişiyor  /Şehirlerde insanileşme azalıyor

Şehirlerde tüketim alışkanlıkları ve bağımlılığı artıyor  /Şehirlerde yaşam kalitesi azalıyor /Şehirler göç(birey, kitle, kavim) tehdidi altında

Şehirlerde sosyal ayrışma ve tabakalaşma artıyor /Şehirlerde korku ve güvenlik baş mesele oluyor /Şehirlerde değerler azalıyor, yozlaşma başlıyor

Şehirlerde hızlı kültür değişimi yaşanıyor /Şehirlerde araçlar insanlardan daha çok yer işgal ediyor. Araç arttıkça toprak azalıyor, yeşil alan daralıyor /Şehir zenginleştikçe bölüşüm daralıyor /Şehir büyüdükçe masraflar artıyor, kamuya yük oluyor.

Şehirlerde verimsizlik, kaynak israfı artıyor. İsraf ve aşırı tüketim şehrin dengesini bozuyor, huzuru kaçırıyor

Şehirlerde uygun değer büyüklük korunamıyor.(batıda uygun değer şehir büyüklüğü planlanıyor, 50000 nüfus üst sınır kabul ediliyor)

Şehirlerde değerler azaldıkça, iktisadi uçurum arttıkça, gettolaşma, gayri meşru yaşamlar artıyor, huzur bozuluyor

EZCÜMLE

İbni Haldun; doğu medeniyetinin başka ifadeyle İslam medeniyetinin şehirlerine dair tespitleri zamana ışık tutan izahlardır. Zamanda onu haklı çıkarmıştır. Batı medeniyetinin şehirleri sanayileşme neticesinde ortaya çıkmıştır. Batı şehirleri kolektif kimlik ve bilinç ruhu iddiasında iken doğu şehirleri tarih ve medeniyet birikimi olan kadim şehirler iddiasındadır.

Ancak şehirler modernleştikçe kimlik ve bilinç meselesi ortay çıkar. Artık bugün kent toplumu vardır. Kent sosyolojisi kente yeniden bakmalı, kenti yerli yerine oturtmalıdır.

Haldun’a göre güvenliği olan şehirler refaha kavuşmuş şehirlerdir. Hakikaten öyle. Anadolu kırsalında başını sokacak bir dam, yiyecek bir lokma ile yaşarken, şehirlere göçenler zenginleşir. Evi, barkı, eşyası, serveti, mülkü olur. Yani şehir zenginleştirir. Ne var ki zaman gelir şehirlerde adil bölüşüm, refahtan ortak yararlanma olmazsa kent yoksulluğu ortaya çıkar. Çare üretilmezse kalıcı yoksulluk haline döner. Anadolu’dan şehre gelenlerden birinci kuşak geri dönme yolu ve fırsatı varken yeni kuşaklarda dönüş yolu tıkanmıştır. Artık kentte yaşayan kentte kalmaya mahkûmdur. Artık kentlerde kalıcı yoksulluk vardır. Bu da kentin maliyetini artırmada, huzur ve refahını bozmadadır.Bugün habitat, Haldun un görüşleri üzerine şehir e bakıyor.

“21.yy şehirleri 3 ana zorlukla karşı karşıyadır.

 İlki, demokrasinin tanıtımı ve tüm vatandaşları bir araya getiren kent toplumunun oluşumu

İkincisi, kent gelişiminin kontrolü ve böylece şehirlerin idaresi

Üçüncüsü ise gelişim ve kentsel mühendisliğin kontrolüdür”. (HABITAT II,1996,11).

Farabi, şehirleri sıhhatli bir insan vücuduna benzetir. Şehirde oluşan arıza şehre bir hastalık gibi yayılır ve hastalıkla malul hale gelir. Şehir sağlıklı inşa edilirse sıhhatli insan gibi sakinlere hayat verir.” Sezai Karakoç ta şehirlere medeniyetlerden bakar. “İslam şehirleri insan merkezli kurgulanırken modern şehirler daha bencil ve çıkarcı kurgulanmaktadır. Modern şehirler insanı köle gibi çalıştırma üzerine kurulmuştur. İslam medeniyetinin şehirleri yardımlaşma, birlik içinde, topluluk halinde yaşama ve insanı eğitme üzerine kurgulanmıştır. Merkezde cami, çeşme, çarşı ve onun etrafında evler, binalar bulunur. Modern şehirde ise merkezde meydan, çarşı ve onun etrafında yüksek binalar kurulur. İnsanı manevi huzura erdirecek yapılar İslam şehirlerinde/ medeniyetinde bulunurken modern şehirlerde/medeniyet böyle bir kaygı yoktur, sadece kazanma çabası vardır.’’
İbni Haldun dan geriye elde cetvel misali ölçülecek uyarılar ve tespitler kaldı.

ÖMÜR. Şehirlerinde bir ömürleri vardır

BÜYÜKLÜK. bir şehrin ekonomik, sosyal, fiziksel ve çevresel optimum büyüklüğü olmalıdır

HUZUR. Şehirler güvenli ve emniyetli olmalıdır: Günümüz dünyasında güvenli bir şehir ihtiyaç

YAŞAM. aynı zamanda sakinlerine saygın bir yaşam sunabilen bir şehirdir. Temiz hava, su ve altyapı, eğitim, konut ve sağlık tesislerine erişilebilirlik sağlamalıdır.

YÖNETİM. Adil bir şehir ötekileştirmeden sakinlerine eşit yaşam hakkı verir. Bu ancak iyi bir yönetim ve yönetimin sivil toplumu ve halkın çoğunluğunu temsil etmesiyle sağlanabilir

BÖLÜŞÜM. Eşit gelir dağılımı ve kaynakların verimli bir şekilde idare edilmesidir

MEDENİYET. Şehirler aynı medeniyetler gibi yükseliş ve çöküş dönemlerini yaşayacaklardır. Aslında, şehirler adeta insan medeniyetinin bir ürünüdürler

ADALET VE DENGE. Şehirler adalet üzere idare edilmez ise, sonunda şehir çöküşe geçecektir. Muhakkak ki, şehirlerin yükselişi ve yıkılışı insanoğlunun davranışlarının sonucudur

ÜMRAN. İnsanların ve ferdin dünyanın insan yaşayabilecek yerlerinde bir araya toplanarak yaşamalarından ve yeryüzünü imar etmekten ibaret

Ahmet Narinoğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir