Kafkas Üniversitesi tarafından düzenlenen “Uluslararası Kağızmanlı Hıfzi sempozyumu” için Kafkas üniversitesi Kağızman yerleşkesine 7 Nisan 2018 de davetliydim ve icabet etdim.
Bu güzel etkinliği düzenleyen Kağızman Belediyesi’ne ve ayrı ayrı başta Belediye başkan yardımcısı Sayın Bican Veysel Yıldız olmak üzere herkese teşekkür eder çalışmalarında başarılar dilerim.
7 Nisan 2018 de Öğleden sonra Kars Harakani Havalimanı’na indik. Kağızman Belediyesi’ne ait minibüs bekliyordu; gelen bilgi şöleni katılımcılarını Kağızman’a getirdi. Bavullarımız arabada kaldı. Ayağımızın tozuyla erkenden akşam yemeğimizi verdiler ve akabinde “Âşıklar Gecesi’ne katıldık. Âşıklar tarafından Hıfzı’nın ve yörenin diğer âşıklarının eserlerinden örnekler seslendirildi. Salonda bulunan fotoğraf sergisi de Hıfzi ile ilgiliydi. ..Âşıklar tarafından Hıfzi’nın ve yörenin diğer âşıklarının eserlerinden örnekler seslendirildi. Salonda bulunan fotoğraf sergisi de sempozyumun konusu Kağızmanlı Halk sanatçısı Hıfzi ile ilgiliydi.
Gece yarısı, otobüslerle Iğdır’a doğru yola çıktık. Kağızman’da yeteri kadar konaklanacak yer olmadığından bizim için, Iğdır otellerinde yer ayrılmış. Iğdır, Türkiye’de güneşin her sabah yüzünü ilk gösterdiği yer.
İki saate yakın yolculuk ediyorsunuz bu güzergâhta… Leylek heykelinin yanından, Aras Nehrinin kıyısından hızlıca geçiyorsunuz. Yolun bir kısmında, Aras’ın sınır olduğu Ermenistan’ın ışıklarını görüyorsunuz. Bu noktada Aras Nehrinden söz etmeden olmaz.
Aras Nehri: Bingöl Dağları’nın Erzurum il sınırları içinde kalan kuzey yamaçlarından doğar. Tekman Yaylası’nın bütün sularını toplayan ırmak, Sakaltutan Dağları’nın doğusundaki havza içerisinde kuzey yönüne doğru akar. Sakaltutan Dağları ile Topçu Dağı arasında kalan, derin ve sarp Mescitli Boğazı’nı geçtikten sonra, Pasinler Ovası’na iner. Burada Yukarı Pasin Havzası’nın sularını toplayarak gelen Hasankale (Pasinler) Çayı’nı alır ve kuzeydoğu yönünde akarak il sınırları dışına çıkar.
Erzurum-Kars platosunun güneyindeki çöküntü alanlarında akarak Ermenistan sınırına ulaşır. Türkiye-Azerbaycan, Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-İran sınırının bir bölümü oluşturduktan sonra, Azerbaycan’da Kura Nehri ile birleşerek Hazar Denizi’ne dökülür.
Aras, Kafkasların en büyük nehirlerinden biridir. 1072 km uzunluğunda olan nehrin, 548 km’si Türkiye sınırları içerisindedir.
Aras Irmağı ile ilgili birçok efsaneler vardır. Aras vadisi ilk çağlardan beri yerleşim merkezi olmuştur. İranlılar, Nehr-i Aras, Araplar Al-Ras derler. İlk ismi Arakses’tir. Aras’tan eski tarih kitaplarında ve din kitaplarında bahsedilir. Rivayetlere göre, Aras Vadisinde bin şehir ve beş bin köy kalıntısı vardır. Aras; Nil, Dicle ve Fırat’tan sonra dördüncü kutsal akarsu olarak kabul edilir.
Aras Nehri Efsanesi: Bugünkü Aras’ın memba kısmında bir zamanlar büyük bir göl varmış. Günün birinde, bir avcı bir ördek vurarak tüylerini yolmuş. Daha sonra gölde yıkarken, ördek canlanarak avcının elinden uçup gitmiş. Meseleyi haber vermek için yakın bir yerleşim birimine koşan avcı döndüğü zaman, gölün bin parçaya ayrıldığını görmüş. O günden beri, o semtin adı Bingöl olmuş. Meğer; ördeğe canlılık veren su; ab-ı hayat (hayat suyu) imiş. Ancak hangi parçada olduğu keşfedilememiş.
Gerçekten de, Aras’ın membaı, çokça sızıntılardan meydana gelmektedir. Bu yörenin yerlileri, Aras’tan yılda üç kere ‘ab-ı hayat’ suyunun aktığına inanmaktadırlar.
Hatta meşhur Köroğlu’nun kendisinin ve kıratının da bu köpüklü sulardan içmiş olduğuna ve halen bilinmeyen bir yerde yaşadığına inanılmaktadır.
Yeni güne başlamadan Kağızman hakkında kısa bir bilgi edinelim.
Kağızman: Kars İlinin 72 kilometre güneyinden geçmekte olan Aras Nehri vadisinde, Çemçe Dağları’ndan gelen iki derenin kıyısına kurulmuş eski bir yerleşim merkezidir. Güneyden ve kuzeyden çevrelenmiş yüksek dağlar arasında yer alır. Batısında, Sarıkamış-Karakurt, doğusunda Tuzluca-Iğdır, güneyinde Eleşkirt-Ağrı, kuzeyinde Selim-Kars ile sınır komşusudur.
Yörede kahverengi, kırmızı, kumlu ve killi topraklar dikkat çeker. İlçeyi sınırlayan dağlar; güneyinde Şahyolu Sıra Dağları, kuzeyinde Kaş Sıra Dağları’dır. Kuzeydoğusunda Yağlıca, Nebiyurt Dağları ve batısında Aladağ vardır. Güney dağları Aşıkdede, Sarıbaba, Çemçedağı’dır. Aras Nehri Kağızman sınırı içerisinde 70 km yol alır.
Kağızman Deresi, birçok derenin suyu ile beslenerek Aras Nehri’ne coşkun bir su olarak dökülür. Kağızman’ın Çengilli Gölü (Denizgölü) ve Turnagöl adıyla anılan iki büyük gölü vardır.
Kağızman adının kökeni: Kalızvan’dan Kağızman’a, 515 tarihinde, İslamlıktan önce Kars’ın güneyinde Aras Nehri boyuna yerleşen Hazar Türklerinin Kalıs/Kalız boyuna izafe edilerek, yöreye ‘Kalızvan’ denilmiştir.
Kalıs/Kalız, 558-630 yılları arasında Hazar Denizi ile Karadeniz arasında ki bölgede yerleşip devlet kuran Hazar Türklerinin bir boyu olup, sözcüğün kökü; kal’dan, kalı’dandır. Kalızvan adında geçen ‘van’ eki, sözcüğe yurt manası vermektedir. Kalız-Yurdu manasına gelen ‘Kalızvan’ adı zaman içinde değişime uğrayıp Kağızman olmuş.
Kağızman’a Ismarladım Nar Gele türküsünün Hikâyesi: Eski devirlerde kasabada çok nar yetiştiği için, narlar toplanıp, kaleler gibi yığıldığından, etraftaki il ve kazalar buraya ‘nar yığını, nar kalesi’ derlermiş. Aradan yüzyıllar geçtikten sonra ilçenin adı Narinkale olmuş.
“Kağızman’a ısmarladım nar gele ” türküsünün bir de hikâyesi vardır. Türkü, Erzurum iline aittir.
Erzurum’un civar köylerinden birinde birbirlerini delice seven çiftten, hanım hastalanır. Ateşler içerisinde yanan hasta, sevgilisinden ekşi bir nar ister. O zamanlar nakil vasıtası bulma güçlüğünden dolayı, Kağızman’dan nar yetişemeden sevgili ölüp gider. Bu genç sevgilinin ölümü etrafta büyük üzüntü uyandırınca şairlerden biri şiir yazar. Günümüzde oldukça meşhur bir türkü olan şiir şöyledir:
Bu şiiri bir çok sanatçımız bugüne kadar okudular, ve okunmaya devam edecek..yazımız başında bulunan karekodu telefonunuzda okutarak bir daha dinlemenizi tavsiye ederim…
Kağızman’a ısmarladım, nar gele nar gele,
Gümüş kemer, ince bele dar gele dar gele vay,
Dar gele, dar gele vay, dar gele, dar gele.
Hikâyeye göre; Kağızman’a nar ve gümüş kemer ısmarlanmış. Ismarlanan mallar gelmeden sevgili ölmüş. Sevgili, hastalıktan dolayı zayıfladığı için: onun kilo alması, şişmanlaması umuluyor ve bu duygu; ”gümüş kemer ince bele, dar gele dar gele”, şeklinde ifade ediliyor.
Bahar yayılır kuzu yan yana, yan yana
Benim yârim inci takar, gerdana gerdana vay
Gerdana gerdana vay, gerdana gerdana
‘Baharda kuzular yan yana yayılıyorlar, benim yârim nerede, bir başınayım, süslenmiş kuzular gibi yârim de gerdanına inci takardı’ duygusu ifade edilmiş.
Benim yârim güzellerden bir dane
İçlerinde sarı saçlı güldane güldane vay
Güldane güldane vay, güldane güldane
Güldane: Farsça. Kız, Pembe
Sevgilim sarı saçlıdır ve bütün kızların en güzeldir.
“Güldane güldane vay, güldane güldane,” dizesi türkünün ağıt kısmını oluşturmuş.
Seher Keçe Türker