Küllerinden Yeniden Doğan Tarih: Haydarpaşa Garı

Haydarpaşa Tren Garı yapıldıktan sonra dönemin padişahı III. Selim, kendi adını taşıyan Selimiye Kışlası’nın yapımında emeği geçen Haydar Paşa’ya bir vefa göstererek semte “Haydarpaşa” isminin verilmesini istemiştir.

Kadıköy dendiğinde ilk alaka gelen yerlerden biri Haydarpaşa Garı’dır. Haydarpaşa Garı’nın yapımına, dönemin padişahı II. Abdülhamid’in şu sözleri neden olmuş: “Bunca kilometre demiryolu yaptım memlekete, çelik rayların ucu Haydarpaşa’da. Koca binalarıyla liman yaptım, yine belli değil. Bana, o rayların denize kavuştuğu yere öyle bir bina yapın ki, ümmetim baktığında ‘Buradan bindin mi hiç inmeden Mekke’ye kadar gidilir’ desin.”

Haydarpaşa Garı, yaklaşık yüz yıldır İstanbul ve Anadolu’yu birbirine bağlayan bir odak noktası konumundadır. Yüz yılı aşkın sürede bu şehirden birçok insanı benzersiz yolculuklara uğurlamış ve hatta kavuşturmuştur. Geçmiş ve gelecek arasında bir köprü gibi. Zaman içinde mekân, mekân içinde ayrı bir zaman gibi, kurulduğu günden bugüne duruşuyla gönülleri titreten bu yapı, İstanbul silueti için eşsiz bir broş gibi durmaktadır.

Türk filmlerinde de sık sık yer almıştır Haydarpaşa Garı. Heybetiyle Kadıköy’ün silüetine bambaşka bir hava katmakta, hatta Kadıköy’ün simgesel bir mekânı olarak her daim anılmaktadır. Bu görüntüsüyle etrafa yaydığı acı ve tatlı tren düdüğü ile Kadıköy’e neşe ve hüzün hislerinin birbirine karıştığı bir çağlayanı anımsatır. Bu, atmosferin Nazım Hikmet’e kattığı his ile şu mısralar dökülür: “Kaç yaşında öleceğim? Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?” Diye düşündüren Haydarpaşa Garı, tarihî ve mimari özellikleriyle tarihe bir hikâye bırakmıştır.

Haydarpaşa Tren Garı yapıldıktan sonra dönemin padişahı III. Selim, kendi adını taşıyan Selimiye Kışlası’nın yapımında emeği geçen Haydar Paşa’ya bir vefa göstererek semte “Haydarpaşa” isminin verilmesini istemiştir. Gar da aynı isimle anılmaya böylece başlanmıştır. Gar, zamanla, Anadolu’nun içlerine demiryolu ağının örülmesiyle genişleyerek daha çok önem kazanmıştır. O dönemde garı işleten ve Anadolu Demiryolları olarak adlandırılan Alman firması, mendirek ile Anadolu’ya giden ve oradan gelen trenlerin taşıdığı ticari eşyaların saklanması için silolar da inşa edilmiştir. İlk olarak 2525 metrekarelik bir alana kurulan Haydarpaşa Tren Garı, kapandığı zaman toplam 3836 metrekarelik bir alana yayılmış; yedi yol ve dört peronla yıllarca hizmet vermiştir. Doğu Ekspresi, Başkent Ekspresi, Fatih Ekspresi, Kurtalan Ekspresi gibi en tanıdık trenlerin tamamı uzun yıllar boyunca buradan kalkmıştır.

Başından geçen felaketlerle birlikte günümüzde; mimarisinde yalnızca bir odasının tavanın, dört köşesinde TCDD’nin amblemi olan kanatlı tren tekerlekleri işlemesi, orijinal haliyle kalabilmiştir. Haydarpaşa Garı, her biri 21 metre uzunluğunda olan 100 ahşap kazık üzerine inşa edilmiştir. Bu kazıklar buharlı şahmerdanla yerine çakılmıştır. Binanın asıl strüktürünün, bu kazıklar üzerine yerleştirilen kazık ızgarası üstünde yükseldiği bilinmektedir. Ahşap dikdörtgen pencereler bulunmaktadır. Pencerelerin arasında ise dikdörtgen süs kolonları yer almaktadır. Dış cephe ise geometrik desenler ve çiçek desenleriyle süslenmiştir. Binanın deniz tarafında, her iki uca denk gelen yerlerde dairesel kuleler vardır ve bunlar tabandan çatıya doğru daralmaktadır. 

Türkiye ve İstanbul’un simgelerinden Tarihi Haydarpaşa Garı, 100 yılı aşkın süredir şehrin Anadolu’ya açılan kapısıdır. Hatta sadece Anadolu’ya açılan kapı değil Bağdat’a-Hicaz’a kadar uzanan bir demiryolu hattının başlangıç istasyonudur. 30 Mayıs 1906 yılında yapımına başlanan Gar binasının yolcu salonu 19 Ağustos 1908’de açılmıştır. Yapının tamamı ise 1909 yılının ortalarında tamamlanmıştır. Garın da ismini aldığı, içinde bulunduğu alanın adı ile ilgili iki varsayımdan diğeri ise III. Selim’in vezirlerinden Haydar Paşa’nın burada bir kışla yaptırdığı ve semtin adının bu kışladan geldiğidir. Gar ve etrafındaki diğer yapılar için doldurulan alanın ve çevresinin tarihi ise daha geçmişe uzanmaktadır. Doldurulan gar alanının hemen gerisindeki bölge uzun süreler Bizans İmparatorlarının sayfiye sarayı olarak kullanılmıştır. Bu sahil sarayının, 17 yaşında imparator olan Arcadius’ün 395-408 arasında zayıf ve etkisiz bir imparator olması sebebiyle yönetimi elinde bulunduran üç bakanından biri ve aynı zamanda hocası, meşhur Rufinus’a ait olduğu düşünülmektedir. Bu yapı, 397’de Rufinus’un öldürülmesinden sonra, imparatorlar tarafından merasim ve sayfiye sarayı olarak kullanılmaya başlandı. Bizans ordularının Anadolu’ya gidiş ve gelişlerinde yapılan merasimleri imparatorlar bu saraydan takip ederlerdi. Bu sahil sarayının önünde Antik Roma zamanından kalma bir liman varmış. Şu an garın açığında bulunan, Roma döneminden kalma dalgakıranın bakiyesi üzerine inşa edilmiştir.

Dönemin padişahı II. Abdülhamid’in emriyle inşasına başlanan gar binasının yapımını Anadolu Bağdat adlı Alman şirket üstlenir. İki Alman mimar Otto Ritter ve Helmuth Cuno tarafından hazırlanan proje için her biri 21 metre olan 1.700 kazıkla denize çakılan Haydarpaşa Garı için İtalya’dan dönemin tanınmış taş ustaları getirtilmiştir. Garın ünlü ve göz alıcı kurşun vitrayları ise O Linneman tarafından yapılmıştır. Garın iç tarafı da dışı kadar görkemli olup, odaların tavanları tek tek kalem işi nakışlarla süslendi, tavanların dört köşesine de o zamanlar demiryollarının amblemi olan kanatlı tekerlekler resmedilmiştir.

Amblemin hikayesi ise garın çatısından gelmektedir. Haydarpaşa’nın çatısı Alman mimarisinde kullanılan “dik çatı” şeklinde ahşap ile yapılıp arduvaz çatı örtüsü ile kaplanmıştır. Çatıda ön cepheye açılan odalar vardır. Ortadaki odanın üstünde garın ünlü saati ve saatin de hemen üstünde kartal arması var. Kartal, aslında Alman demiryollarının armasıdır. Garın tepesinde duran bu kartalın pençeleri arasında çark şekli bulunmaktadır. Daha sonra kartal ve çark zaman içerisinde düzenlenerek kanatlı tekerleğe dönüştürülüp TCDD’nin amblemi olmuştur.

Gar sadece yolcu ve tren peronlarından ibaret olmayıp, etrafında birçok önemli yapıyı barındırmaktadır. Bunların en önemlisi gar önünde bulunan iskele. İskele, Osmanlı’nın son dönemlerinde ve Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde önemli yapılara imza atmış ünlü mimar Vedat Tek tarafından yapılmıştır. İskeleyi çok önemli kılan diğer bir özelliği ise dış cephesinin çini işçiliğinde dönemin tanınmış sanatçısı Kütahyalı Mehmet Emin Usta tarafından yapılmış olması ve Osmanlının bu alandaki son ve önemli eserlerinden olmasıdır. Özellikle çinileriyle süsleme sanatları içinde ayrı bir yeri olan, Osmanlının bu alandaki son ve önemli eserlerinden iskelenin denize bakan cephesinde, kapı üzerinde “Haydarpaşa” ibaresi bulunan çini panonun alt köşesinde: “Mehmet Emin min telamiz Mehmet Hilmi Kütahya Sene 1334” yazan kitabe çinilerin 1915’e ait olduğu anlaşılmıştır. Şimdi kırıldığı için kaldırılan kitabeli pano yerinde bulunmamaktadır. İskele üzerindeki yapı Osmanlı mimarisinden günümüze ulaşan az sayıdaki kuş evlerinden birisidir.

Gar sınırları içerisindeki diğer önemli yapı da Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin önemli mimarlarından Mimar Kemaleddin tarafından yapılan Muhacır Misafirhanesidir. Askeri Karakol ise gar alanı içinde bulunan günümüze kısmen ulaşabilmiş diğer önemli yapıdır. 1917’de Haydarpaşa Garı’ndan sevk edilmek istenen askeri cephaneliğin patlaması sonucu kubbeli giriş kısmını ve köşe saçaklarını kaybetmiştir.

Haydarpaşa Garı’nın gar binası olarak kullanılması 1870’li yıllara dayanmaktadır. 1871 yılında Haydarpaşa-İzmit arasında başlayan demiryolu çalışmaları 1873 yılında tamamlanmıştır. Haydarpaşa Garı, alışılagelmiş Osmanlı mimarisinin dışındadır. Haydarpaşa, neo-klasik bir yapı olarak adlandırılmaktadır. Haydarpaşa Garı 5 katlıdır. Yapıtın dışı; açık pembe renkli granit taşları Hereke’den getirtilmiştir. Gar’ın pencereleri ahşaptan ve dikdörtgen şeklinde inşa edilmiştir. Pencereler arasında dikdörtgen süs kolonları yer almaktadır. Binanın denize bakan taraflarında binanın her iki ucuna denk gelecek şekilde tabandan çatıya doğru daralan dairesel kuleler bulunmaktadır. Binanın zemin ve asma katlarında Lefke Osmaneli taşından cephe kaplamaları kullanılmıştır. Osmanlı döneminde yük ve yolcu istasyonu olarak kullanılmıştır. Kavuşmalara ve ayrılığa tanıklık etmiş, İstanbul’un en güzel manzaralarından birine ilk kez buradan bakmış insanların da çok iyi bildiği gibi Haydarpaşa Garı eşsiz bir ihtişama sahiptir. Haydarpaşa Garı’nda 2010 yılında aniden çıkan bir yangın sonucu çatısının büyük kısmı yanmıştır.

Haydarpaşa Garı, Kadıköy Rasim Paşa Mahallesi’nde TCDD’ye ait ana tren istasyonudur. Haydarpaşa’nın başlangıcında yer alan ilk yapı Osmanlı İmparatorluğu Nâfia Nezâreti tarafından inşa edilerek 22 Eylül 1872’de hizmete girmiştir. Alman mimar Otto von Kühlmann ve Hellmuth Cuno tarafından Alman stili neoklasik tasarlanan gar 19 Ağustos 1908’de hizmet vermeye başlamıştır. Osmanlı Anadolu Demiryolları CFOA Şirketi tarafından inşa edilen mevcut gar binası olarak hizmete girmiştir.

Gar, II. Abdülhamid devrinde 19 Ağustos 1908’de hizmete girmiş, ancak resmî açılışı V. Mehmed’in doğum günü kutlamalarına istinaden 4 Kasım 1909’da yapılmıştır. Ayrıca gar ile birlikte bir Alman girişimcinin teşebbüsleriyle üzerinde anıt yer alan bir mendirek inşa edilmiş ve ticari malların yükleme ve boşaltma işlemleri için çeşitli tesisler yapılmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında 1917’de gar deposunda bulunan mühimmatlara yapılan bir sabotaj sonucu çıkan yangınla binanın büyük bir bölümü hasar görmüş ve bina onarılarak günümüzdeki şekline kavuşturulmuştur.

Yaşanan bir depremde kurşunlu vitrayları hasar görmüştür. Kazadan sonra başlayan ve 1983’te tamamlanan restorasyon çalışmaları kapsamında garın dış cephesi ve kuleleri onarılmıştır. 28 Kasım 2010’da garın çatısında çıkan yangından dolayı binanın çatısı çökmüş ve dördüncü katı kullanılamaz hâle gelmiştir.

Garda gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sırasında peronların altında Kalkedon Antik Kenti’ne ait tarihi kalıntılar bulunmuş ve yapılan incelemeler sonucunda bölgenin arkeopark hâline getirilmesine ve kalıntıların koruyucu kaplama ile kaplanarak yerinde sergilenmesine karar verilmiştir.

Ülker Gündoğdu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir