Prens Adaları Tutkununa Haz Verir

Sedefadası’na üzerini kaplayan bitkilerin uzaktan ‘’sedef parlaklığı’’ nda görülmesinden dolayı bu ad verilmiştir. 19. Yüzyılda Fethi Ahmet Paşa’nın mirasçılarına kalan Sedef Adası, günümüzde de özel şahıslara aittir.

Adalar, dört mevsim ayrı güzeldir.  Haziran ortaları, Temmuz ayının başlamasıyla ziyaretçi ile dolup taşar.  Toplam dokuz adadan oluşur. Büyüklük sırasına göre; Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası, Yassıada, Sivriada, Tavşanadası ve Kaşıkadası. Bizans devirlerinde, gözden düşmüş, suçlu bulunmuş imparatorların, yüksek görevlilerin, prenslerin sürgün edildikleri bir bölge olduğundan ‘’Prens Adaları’’ denilmiştir.  Keşiş, Papaz, Evliya, Kızıl adlarıyla da bilinir. Osmanlı döneminde daha çok gayrimüslimlerin yaz aylarında kullandıkları yerler olmuştur. Çokkültürlülüğün yoğun yaşandığı kozmopolit hale dönüşen bölgeler olarak; genellikle Museviler ve yabancıların Büyükada’yı, Ermenilerin Kınalıada’yı, Rumların Heybeliada’yı tercih ettikleri bilinir…

Plajları, erguvanları, mimozaları, çam koruları, eski köşkleri ve konaklarıyla Adalar’ın en büyüğü Büyükada’dır. Büyükada’nın önemli yapıları; Rum Yetimhanesi, İskele Binası, Konstantin Ayazması, Aya Yorgi Manastırı ve yan şapelleri, Transfigürasyon (Hristos) Klisesi, İsa Manastırı, Hamidiye Camii, Panayia Cemaat Kilisesi, Hükümet Konağı, Santa Pacificio (Aziz Pasifik) Latin Klisesi, Surp Asvadzadzin Ermeni Kilisesi, Hased Le Avram Sinagogu,  Leon Troçki’nin sürgün konağı, Con Paşa, Fabiato, Mizzi köşkleridir.                                                                                                                                             

Bir heybeye benzediği için kendisine Heybeliada denilen ikinci büyük adanın eski adı burada bulunan bakır madenlerinden dolayı Halki adını almıştı. Halki Palas adanın en ünlü yapılarındandır. Bahriye Okulu, Ruhban Okulu, Özel Elen Ticaret Okulu (Rum Kız Yetimhanesi), Sanatoryum, Aya Nikola Kilisesi, İsmet İnönü Evi, Aya Triada Kilisesi (Rum Lisesi), Krimnos Aya Yorgi Kilisesi, Heybeliada Camii, Abbas Halim Paşa köşkleri, konaklarıyla öne çıkar. Edebiyatçı Ahmet Rasim’in kabri de bu adadadır.

Sait Faik’in Burgazada’sı ise bu adaların ismi en eski olanı diye bilinir. Bugün izi kalmasa da rivayete göre burada vaktiyle ‘’Pirgos Kalesi’’ bulunurdu. Burgaz sözcüğü bu sözcüğün değişime uğramasıyla oluşmuştur. Adaya ‘’Antigoni’’ denmesi de, MÖ 4. Yüzyılda Büyük Aleksandros’un generallerinden Antigonos’un adıyla anılmasından gelir. Aya Yani Cemaat Kilisesi, Sait Faik Evi, Hristos Manastırı ve Kilisesi, Ayios Yeoryios Garipi Kilisesi, Sankt Georg Katolik Kilisesi ve anıt çınar öne çıkar. Kınalada’ya ise eskiden Proti denirmiş. Toprağı kızıl renkli olduğu için bu adı almıştır. İstanbul’a en yakın bu adada,  1071’de Alpaslan’a yenilen Bizans İmpratoru Romanos Diogenes’in gözleri kör edilerek Kınalıada’daki manastıra kapatılmıştır. İstanbul surlarının yapımı için bu adadan çok miktarda taş getirtildiği söylenir. Panayia Kilisesi, Kınalıada Camii, Metamorfosis Manastırı, Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi yapıları görülmeye değer. 

Sedefadası’na üzerini kaplayan bitkilerin uzaktan ‘’sedef parlaklığı’’ nda görülmesinden dolayı bu ad verilmiştir. 19. Yüzyılda Fethi Ahmet Paşa’nın mirasçılarına kalan Sedef Adası, günümüzde de özel şahıslara aittir.

Adalar Bizans’tan bugüne kadar, birçok özelliği taşımıştır. Sürgün yeri de olmuştur inziva yeri de, eski İstanbul ailelerinin yazlık olarak kullandığı olmuştur. Manastırları da vardır kahvehaneleri de. Bizans damgası kadar Osmanlı damgası da vardır.  Cumhuriyet yıllarının da kendince izlerini taşır.

Abdülhak Şinasi Hisar, Yahya Kemal Beyatlı,  Reşat Nuri Güntekin başta olmak üzere birçok edebiyatçı, ressam, kültür ve sanat dünyasından isimler bütün bir ömür Büyükada’da yaşadılar, bazı sanatçılar hâlâ yaşıyor. Büyükada üzerine şiirler yazdılar, beste yaptılar, tuvale yansıttılar. Araştırmacı-yazar Pars Tuğlacı’nın ifadesiyle, İstanbul’un en gözde ilçesi olan Adalar, Türk Edebiyatı’nda büyük bir önem taşır. yazları Burgazada’da yaşamakta olan yazar Perihan Ergun, “edebiyat, adalara 19. yüzyılın sonunda girmiştir” der. Öyle ki, örnekler incelendiğinde, ilk Türk roman yazarlarından Şemseddin Sami’nin 19. yüzyıl sonlarında metinlerinde Adalar’dan söz ettiğine rastlanır.   Cumhuriyet dönemi edebiyatında önemli bir yeri olan, öykü ve oyun yazarı Reşat Nuri Güntekin (1889 – 1956) Büyükada’da yaşamıştır. Yılmaztürk Caddesi 119 numara, ünlü yazarın ikamet ettiği evdi. Üç katlı kâgir karışımı olan bu yalıda zaman zaman Hasan Âli Yücel de yaşamıştı. Büyükada, Güntekin’in “Akşam Güneşi” adlı eserine de esin kaynağı oldu. Bir dönem Türk Edebiyatı’nın en etkin isimlerinden biri, eleştirmen, çevirmen ve deneme yazarı Nurullah Ataç (1898 – 1957) da, Büyükada’da yaşamıştır. Kızı Meral Ataç’ın kaleminden çıkan “Babam Nurullah Ataç” adlı kitap, bize yazarın Büyükada ile ilişkisi hakkında ipuçları veriyor. Meral Ataç’ın anlatımına göre, Nurullah Ataç tam bir Büyükada aşığı idi. Halit Fahri Ozansoy da, Ataç’ın ada vapurundaki en iyi dostu olup, şiir kavgaları dillere destanmış.

Ömrünün son otuz bir yılını Heybeliada’daki köşkünde geçiren roman yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864 – 1944), ölümünün ardından adadaki Abbas Paşa Mezarlığı’na defnedilmiştir. Yazar, 1944’te öldükten sonra evi ne yazık ki viraneye dönmüş, Dönemin Adalar Kaymakamı Mustafa Farsakoğlu’nun öğretmen eşinin de aralarında bulunduğu Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi öğretmenlerinin çabalarıyla ev, 2000 yılında müze haline getirilmiştir. Yazar ve gazeteci Ahmet Rasim (1865 – 1932) Heybeliada’daki evinde hayata gözlerini yummuş olup, Heybeliada mezarlığında gömülüdür. Yazarın, adayla ilgili bir eseri bulunmamaktadır.

Mizah, kısa öykü, tiyatro ve şiirde sayısız eser vermiş olan Aziz Nesin (1915-1995) de Heybeliada’da doğmuştur. Çocukluk günlerini geçirdiği adadaki yaşantısını ve çevresine, “Böyle Gelmiş Böyle Gitmez” adlı özyaşam öyküsünde değinir.

Yazları Burgazada’da yaşamaya başlayan Sait Faik, hayatının özellikle son 10 yılını adada “Spanudis Köşkü” olarak da bilinen evde geçirmiştir. Sait Faik’in hikâyelerinde Adalar’ın da zaman zaman yer aldığı görülür. Kendisi Burgazada’yı hem doğasıyla, kendine özgü nitelikleriyle anlatmış, hem de adanın insanlarını dile getirmiştir. Yazar, ada günlerinden geriye ölümsüz eserlerden oluşan paha biçilmez bir miras bırakmıştır. Darüşşafaka Cemiyeti’nce yazarın evi müzeye dönüştürüldü; içindeki eşya ve belgeler ise hâlâ korunmakta.

Adalar, sadece Türk değil, yabancı yazarları da etkilemiştir. İrlandalı bir ailenin çocuğu olarak New York’ta dünyaya gelen John Freely, 1960’dan beri İstanbul’da yaşıyor ve Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde Astronomi ve Bilim Tarihi dersleri veriyor. Freely, İstanbul’u konu edinen birçok kitap yazdı. John Freely,  “The Princes’ Isles” adlı kitabında adaları tarihi, doğal, kültürel özellikleriyle aktarıyor. Rehberde, adalarda gezilip görülecek yerler, tarihi ve dini yapılar tanıtılıyor. Bodrum’a olan aşkıyla tanınan, asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı (1890 – 1973) olan roman ve hikâye yazarı Halikarnas Balıkçısı’nın yaşam öyküsü incelendiğinde ilk öğrenimini Büyükada mahalle okulunda aldığı görülür.  Mizah ağırlıklı şiirleriyle oldukça ilgi toplayan yazar Fazıl Ahmet Aykaç (1884-1967), Kınalıada’nın adeta simgesi olmuştur. Kaleme aldığı fikir yazılarında konu olarak eğitim, ruhbilimi ve felsefe alanlarını seçmiştir. Torunu Ahmet Aykaç, dedesine olan hayranlığını bir söyleşide, “Dedem hakikaten çok dolu bir adamdı. Altı yedi lisan bilirdi, ağzı çok iyi laf yapan eksantrik bir adamdı. Fazıl Ahmet Bey’i Kınalıada’da bir çöpçüyle konuşurken de görürdünüz, bir çımacıyla da, Yahya Kemal’le de…” sözleriyle dile getiriyor.

Adalar, renkleri, doğayı, zıtlıkları, insanın her halini harmanlar, hepsine kucak açar. Denizle dağ, gölge ile ışıltı, hareket ile durgunluk, eğlenenler bir tarafa, bir köşede dinlenip sessizliğin içinde kendi alanını korumak imkân dâhilindedir. Tercihi hangi ada olursa olsun, tabiatı, balığı, diğer lezzetleri, yerel tezgâhları ile Adalar tutkununa haz verir.

Hülya Günay

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir