Bizden – Ocak 2023 | Şehirli ve İstanbullu Olmak

Aydın olmak için, uygun zeminden beslenen insan olmak gerektir. Bu uygun zemin, coğrafî olarak şehirlerdir…

Aydın olmak için, önce insan olmak lazımdır. İnsan, ‘mukaddes’i olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz seçer. Aydın kendi kafası ile düşünen , kendi gönlü ile hisseden kişidir, aydını yapan; “uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakîkatın bütününü kucaklamaya çalışan bir çabadır” der, Cemil Meriç, ‘münevver’liği tarif ederken…

Aydın olmak için, uygun zeminden beslenen insan olmak gerektir. Bu uygun zemin, coğrafî olarak şehirlerdir…Ülkemizde bu şehirlerin başında, İstanbul gelir. Hangi şehirde doğarsanız doğun, hayatınızın bir bölümünde İstanbul’dan nasiplenmemişseniz, aydın olmak için iddialı olamazsınız…

İstanbul ,tarih boyunca, eğitim kurumları ile, irfan ocakları ile, ömrünü talebe yetiştirmeye adamış, kültür mahfillerindeki hocaları ile, örneği çok az olan nadir şehirlerimizdendir…  İstanbul’da yetişmiş nice aydınımızı kaybettikten sonra, çok arar olduk…  Mevcut aydın kişilerimizin kıymetini iyi bilmemiz lazım, hayatta iken onlardan istifade etmek için, rahle-i tedrislerinde bulunmamız lazım…O muhteremlerin konuşmalarını , lisanlarını belleğimize almamız gerekir…Çünkü, o muhteremler konuşurken ,pek az kişinin konuştuğu İstanbul lisanı ile konuşurlar, o konuşmalarda kelimelerin ve harflerin telaffuzu bizim şehirli ve İstanbullu olma kültürümüzde çok önemli bir yer tutacaktır…

Bugün, Türkçe konuşma telaffuzunu beceremeyen nice mevki makam sahibi kişilerin konuşmaları, bizlere ve gençlere kötü örnek olmaktadır…  Sadece ilim tedrisatı ile, ilim sahibi olmak ,bilgi sahibi olmak, aydın olmak için kâfi değildir…  Bizler; eğitimimizle, kültürümüzle, edebimizle, konuşmalarımızla, hareketlerimizle iyi yetişmiş insan olmalıyız, gençlerimizi bu şuurla yetiştirmeliyiz…

Bizim kültürümüz bin yıldır bu topraklarda yaşamış kültürdür… 560 yıldır İstanbul’da zirveyi yakalamış bir kültürdür…Bugünkü değerli insanlarımıza sımsıkı sarılalım, kaybettiklerimizin eserlerini ve kayıtlarını takip edip dersler alalım…

Bu şehirde yaşamış, bugün toprağa sırladığımız büyüklerimizden bazılarının adlarını burada zikredip, rahmetle anmak istiyorum: Fethi Gemuhluoğlu ağabeyi görmeyenler onu anlatan kitapları okumalılar, sadece onun; ‘Dostluk Üzerine’ başlıklı 5 ekim 1977 tarihindeki nutkunun kayda alınmış kitapçığını mutlaka okumalısınız gençler!…

Mahir İz hocamızı ve fikirlerini mutlaka okuyunuz,  Süheyl Ünver’i mutlaka öğrenmelisiniz, Haluk Dursun’un bütün kitaplarını hatmediniz, Samiha Ayverdi ve Ekrem Hakkı Ayverdi’yi öğrenelim okuyalım, Geçenlerde kaybettiğimiz Raşit Küçük hocayı öğrenelim, Cemil Meriç’i, Sezai Karakoçu, Nurettin Topçuyu, tabiiki Necip Fazıl’ı kültürel varlığımızı güçlendirmek için okumalı okutmalı ve takip etmeliyiz…Şehirli ve İstanbulluluk için gençlere bu çalışmaları yaptırmalıyız…

Ahmet Hikmet Müftüoğlu şöyle der: ‘Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan ,kanını döken bir millet daha gösteremez” Bu vatan ya senindir, ya hiç kimsenin!… Bu şuurda olan milletin evlatlarını, sağlam kültürümüzle beslemeliyiz…Bu kültürümüzle şehirli yapmalıyız… ve İstanbul’da yaşıyor ve okuyor olan herkesi İstanbulluluk şuuruna kavuşturmalıyız…

Elbette, halen aramızda olan değerli büyüklerimizi unutmayalım… 22 Aralık günü aramızdan ayrılan değerli bir büyüğümüzü de burada anmak istiyorum…  

İstanbul’da 1940 da doğmuş ağabeyimiz, Tufan Karabay’dan söz ediyorum. Babası M.Sırrı Bey İstanbul doğumlu, Babası ve dedesi Milli Mücadele döneminde MM gurubunun aktif kahramanlarıydı…  Tufan bey Başvekalet Teftiş Kurulu başkanlığından emekli idi…Tufan Bey yaşayan tarihti. Yaşadığı dönemin tüm hadiselerini ve kişilerini tarihleri ile bilen ve anlatan bir efsaneydi. .Ömrü Şehremini’de geçmişti, çevresinde mütebessim çehresi ile hayatına dokunmadığı kimse yoktu…  İstanbul Türkçesi ile konuşur, muhataplarını konuşması ve davranışları ile adeta teeddüp ederdi… Her yaştaki muhatabına göre konuşur ve öğretmeyi vazife bilirdi… 1959 yılında Fatih çevresindeki dostlarıyla kurduğu;  ‘Fena İtiyatlarla Mücadele Derneği’ ni 63 yıldır ayakta tuttu.

Dersaadet Kültür Platformu derneğimiz kurucularındandı, İstanbullu bir münevver örneğiydi, Allah rahmet eylesin…  Hayatı ile ilgili bir kitap çalışmasına başladık, inşallah tamamlarız…

Yeni bir seneyi daha idrak ediyoruz…  Zaman hızla akıp gidiyor, geçecek her zamanı iyi değerlendirmek zorundayız. … Ülkemize ve milletimize hizmet etmek için büyük düşünmeliyiz…  Küçük düşünenler büyük işler yapamazlar…Yeni senemizin ülkemize ve dünyaya iyilikler, güzellikler ve barış getirmesini temenni ediyorum…

Şehir ve Kültür dergimizin 102.sayısını huzurunuza getirdik, kravatımız bağlı saçımız taralı, saygı ile…                                     

Hz. Niyazi-i Mısrî der ki;
Arif’in her sözün duymaya insan gerek.
Bu cihanda sanmanuz hayvan olan anlar bizi,

Hoşça bakın zatınıza…

Mehmet Kâmil Berse / Genel Yayın Yönetmeni

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir