Şehirlerde Okunaklılık

Bir şehrin gün ışığında akılda kalıcı olabilmesi bazı özel unsurlara, çeşitli özelliklere ve yapılara sahip olmasını gerektirir.

Bazı şehirler hatırlandığında haz verir. Hakkında düşünmeye sevk eder. Şiir yazmaya, notaya dökmeye, tuvale boyamaya teşvik eden seviyede duygu yoğunluğu yaşatır. Eğer uzaktaysanız sokaklarında yürümeyi hayal edersiniz. İçinden geçen denize bakmak, sokak lezzetlerini tatmak, simgesel yapılarına dokunmak, havasını ciğerlerinize çekmek istersiniz. Bu duygu halinin imgelerle bağlantısı olduğu söylenir. İmgeler onu görüp aklına nakşedenlerin dünyalarına göre anlam ihtiva ederler. Şehirlerin görsel olarak öne çıkan imgeleri onun anlamına güç katarlar. Diğer faktörlerin de etkisiyle şehir özelinde bir kimlik oluşurken tanımlanabilir semboller görüleni kavramayı kolaylaştırır. Bütün bir dokunun içinde bulunan ayırt edici imgeler okunaklılığı mümkün kılar. Kent manzarasının görünürlüğü olarak tanımlanan okunaklılıkta; yapıların, sokakların ve meydanların oluşturduğunu kentsel mekânda belirleyici özelliklerin öneminin yanında onu çevreleyen yapılar öne çıkmaktadır. Böylece kullanıcılarının duygu alemine etki ederek mekânın bireysel ve toplumsal ilişkiler kurma yeteneği gelişir.

Bir kentte okunaklılığın olup olmadığını anlamak için orada yaşayanların veya orayı daha önce görmüş olanların zihinlerinde oluşmuş haritaya bakmak gerekir.  Bu noktada şehirdeki tarihi binalar, köprüler, nehirler ve orada bulunan çeşitli semboller öne çıkmakta ve okunaklılıkta rol oynamaktadır. Anlamı idrak etmek için siluetin okunaklı unsurlarının belirlenmesini gerekli kılar. Örneğin Londra; kırmızı telefon kulübeleri ve iki katlı otobüsleriyle okunurken son dönemde kullanıma alınan, özellikle yayaların ihtiyaçlarına göre uyarlanmış bir haritalama sistemiyle şehrin okunaklılığına katkı sağlamaktadır. Bu programın çığır açan ve yenilikçi olma özelliğine sahip olması şehrin okunurluğunu daha belirgin hale getirdiği çeşitli mecralarda dile getirilmektedir. (Özdemir, 2021)

Mekânsal karakter tanımlanmak istendiğinde sınırlılık, erişilebilirlik, süreklilik, kirlilik gürültü gibi rahatsız edici etkenlerle birlikte değerlendirilen okunaklılık olgusu için Lynch; “Çevreyi yapılandırmak ve tanımlamak, bütün hareketli canlılar için çok önemli bir yetenektir. Bunu yapabilmek için çok çeşitli ipuçları kullanılır; renk, biçim, hareket, ışığın parlaması gibi görsel duyumlardan olduğu kadar koku, ses, dokunma, devinduyum, yerçekimi ve hatta manyetik alanlar ve elektrik gibi diğer uyarıcılardan da yararlanılır.” referanslarına dikkat çekerek açıklamaktadır. (Lynch, 1973, s. 4) Bütün bu verilerle okunaklı hale gelen bir mekânda haritaya, levhalara, işaret ve işaretçilere gerek duyma seviyesi minimuma inmekte, yön bulmak kolaylaşmaktadır.

Bir şehrin gün ışığında akılda kalıcı olabilmesi bazı özel unsurlara, çeşitli özelliklere ve yapılara sahip olmasını gerektirir. Peki ya gece? Havanın kararmasıyla görüş düzeyinin azaldığı zamanlarda durum nasıldır? Okunaklılığın gündüz gözüyle olduğu kadar gece de varlığını korumasına dair yapılan bir çalışmada; “Bir kente ait gece manzarası, o kentin gece boyunca yeniden tanıtılmasına imkân vermekte ciddi bir role sahiptir. Şehir ekonomisinin ve sakinlerinin serbest zamanlarının artması nedeniyle, insanlar gece hayatlarına daha fazla önem vermektedirler. Bir kent, uygun aydınlatma tasarımı ve sistemleriyle donatıldığında tüm dünyaya “kimlik belgesi” niteliğinde hayranlık bırakan resimler sunabilmektedir. Son zamanlarda, dünyadaki şehirlerin çoğu gece manzarası olayına önem vermeye başlamıştır. Bu durum ile birlikte tüm şehirler gece manzarasına dair aydınlatma tasarımını, imar planları ve kentsel tasarım süreçlerine dahil etmişlerdir. Buna karşın, günümüzde gece manzarası genellikle şehir planlama veya aydınlanma teknolojisine ait bir konu olarak ele alınmaktadır. Disiplinler arası çalışmaların ve gece manzarası üzerine yapılan çalışmaların yetersizliğinden dolayı, bazı şehirler gece peyzajı konusunda yanlış kurgulanmakta ve bu durum kentsel mekânlarının parlak ışıklarla yoğun şekilde aydınlatılması ile son bulmaktadır. Aydınlatma konusundaki bu yanılgı, gece peyzajını önemli kılarken bazı şehirleri de parlaklık rekabeti içerisine sokmaktadır. İstanbul gibi çok kültürlü bir tarihe sahip olan kıyı kentleri ve kendine özgü doğal nitelikleri hakkında özel bir endişe gerektiren kentler için gece manzarası görünümü önemli bir konu olarak ortaya koyulmaktadır. Bununla birlikte, en önemli konu, bir şehir manzarasının okunaklı bir gece manzarasına sahip olması ve şehir kimliğini gece ve gündüz korumaya nasıl yardımcı olabileceğidir.” (Amjad, 2019)

Macar Bilim Enstitüsü 1917 yılının başında İstanbul Beyoğlu’nda faaliyete geçtiğinde Mimar Karoly Kos kurumda çalışmaya başlayarak şehre dair izlenimlerini kaleme almıştır. Kos, “İstanbul” isimli kitabında şehre uzaktan baktığında gördüklerini şöyle ifade etmiştir: “İstanbul’un dışarıdan, uzaktan manzarasında, siluet dışında renkler ve şehrin görüntüsündeki lekeler önemli yer tutmaktadır. Hatta renkler olmadan da sadece tonlarla bile birinci sınıf bir görüntüdür. Tonlardan biri gökyüzü, diğeri şehir ve sonuncusu da denizdir. Şehri oluşturan tondan bir tek camilerin açık renk lekeleri yükselmektedir.” (Kos, 2017, s. 149) Mimar Karoly Kos’un dikkat çektiği noktaya şu açıdan bakmak mümkündür. Bir şehirdesiniz ve yolunuzu kaybettiniz. Bu can sıkıcı durumdan kurtulmak için bir an evvel yönünüzü bulmanız gerekiyor. Gecikme yaşamadan, endişeye kapılmadan.  O anda çoğunlukla yol tarif edecek birinin varlığı aranır. Böyle birini bulamazsanız ne yaparsınız? Hal böyle olunca evvela çevresel öğelerin algılanması yoluna gidilmesi akıllıca olacaktır. Cadde, nehir, dini yapı, okul, müze, AVM gibi yerleri tespit ederek ardından onların bütünle ilişkisini kurarak yön tayin edilebilir. Yapıların yardımıyla yön bulabilme hem kullanıcılar hem de o civarda sunulan hizmet ve çevrenin kimliğinin algısı açısından önemli bir ölçüttür. Bir diğer söylevle; okunaklılık yön bulmada önemlidir. “Yön bulma ve ilgili çalışmaların ortaya çıkması ve ilerlemesinde en etkili kavramlardan biri okunaklılık kavramıdır. Yön bulma, okunaklı çevrelerin bir özelliği olarak ele alınmakta; yön bulma davranışı için gerekli çevresel bilgiyi sunan ve bu bilginin kavranmasına ve anlamlandırılmasına olanak veren çevreler okunaklı çevre olarak ifade edilmektedir. Bu durum, çevrenin tanımlı ve belirgin öğelerle kurgulanması ile mümkün olmakta; tanımlı öğelerin kavranması ile o çevrede hedefe hareket ve yön bulma kolaylaşmaktadır.” (Begüm Erçevik Sönmez,2015)

Grimm Kardeşlerin ünlü masalı “Hansel ve Gratel” de; masal kahramanlarının yanlarındaki ekmekleri kırıntılayarak geçtikleri yollara bırakmış ve dönüş yolunu bu yöntemle bulmayı tasarlamışlardır. Bu bir okunaklılık inşa çabası olarak düşünülse de orman ailesinin iştahlı üyeleri tarafından kırıntılar yok edilmiştir. Dönüş yolunda artık var olmayan kırıntılara, ormanın bu bölümüne aşina olmayışları da ilave edildiğinde Hansel ve Gretel’in hüzünlü hikâyesi başlamış olur. Bu vesileyle bir yerin okunaklı olmasının kalıcılıkla ilintili olduğu söylenebilir. Hansel ve Gretel’in evlerine dönüş yolunu bulmak için medet umdukları ekmek kırıntıları onların derdine derman olmazken gün gelmiş yazılım alanına ilham kaynağı olmuştur. Yazılım programları ve web sayfalarında kullanıcıların bulundukları sayfayı gösteren ve program içinde rahat gezinmelerini sağlayan “breadcrumb” gezinti elemanının geliştirilmesine ilham olan masal kahramanlarının ekmek kırıntısı bırakmalarıdır.

Sonuç

Bir şehrin okunaklı oluşu onun akılda kalıcılığıyla, biçimsel özelliklerindeki farklılıkla, kaybolunduğunda kolay yön bulunmasıyla, mekânsal düzenle, iyi tasarlanmış işaret sistemiyle, renkleriyle ve aydınlatmasıyla desteklenirken okunaklılıkta imgenin öneminden bahsetmek gerekir. Bu imgenin diğer çevresel ögelerle bağlantılı olması kolaylıkla anlatılması önemlidir. Kapsayıcı kent tasarlama yolunda herkes tarafından erişilebilir yön bulma aracı olarak cadde ve sokak tabelalarında düzenlemeye gidilen Başkentimiz Ankara ‘da okunaklılık; anlaşılır olmak ve benimsenebilir nitelikte olmakla özdeşleştirilmiştir. Doğru belirlenmemiş uygulama ve tamamlanmamış kentsel tasarım kararları okunaklılığı zedelerken kentliler tarafından algılan(a)mama/iletişim kurul(a)mama sonuçlarını doğurmaktadır.

Bütünsel bir kimliğin başlangıç noktası söz konusu olduğunda; şehrin paydaşlarının ve misafirlerinin çevresiyle iletişimini tesis etme, yönlendirme ve geliştirmede şehrin sokaklarına dikkatleri yöneltmektedir. Kentsel mekânın kimliği, kentlinin kent mekânıyla teması ve etkileşimiyle şekilleneceği bu alandaki girişimlerin kolektif bir anlayışı içermelidir. Sınırları belli, erişilebilirlik ve güvenlik seviyesi yüksek, zaman içinde oluşan kimlik değeriyle bağımlılık oluşturan, peyzaj ögelerinin kalitesiyle doğal çevreye uyumlu yani kısaca okunaklılığı olan aynı zamanda paydaşları tarafından aktivitelere yönelik kullanılabilirlik kriterlerini kendiliğinden sağlayan bir şehir; bağımlılık yaparak tercih edilen, ziyaretçi çeken, yaşanmak istenen bir şehir olacaktır.

Başvurular
Amjad, M. (2019). Developing urban design strategies for the nightscape- case of Istanbul, Golden Horn / Gece peyzajı için kentsel tasarım stratejileri geliştirilmesi – İstanbul, Haliç Örneği Yüksek Lisans Tezi. iSTANBUL: İstanbul Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Kentsel Tasarım Ana Bilim Dalı / Kentsel Tasarım Bilim Dalı.
Begüm Erçevik Sönmez, D. E. (2015). Bir Tasarım Ölçütü Olarak Yön Bulma Kavramı: Tanımlar ve Tartışmalar. Megaron, 355-364.
Kos, K. (2017). İstanbul. İstanbul Yeditepe.
Lync, K. (1973). Kent İmgesi. İstanbul: İş Bankası.
Özdemir, N. (2021, Ocak 31). ogünhaber. ogünhaber.com: https://www.ogunhaber.com/yazarlar/necmi-ozdemir/akilli-sehir-yolculugu-xii-arup-101173m.html adresinden alındı.

Necla Dursun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir