Doğu Afrika’nın Ekvatoryal kuşağında yer alan Ruanda’nın başkentidir. Ruanda ismi bir otel adı ile kazınmıştı beynimize. Bir çoğumuzun izlediği, izlemediyseniz de mutlaka seyretmenizi önerdiğimiz “Hotel Ruanda” filmi. Yeryüzünde hakim olan sistemin bize açtığı ve müsaade ettiği kadar bir aralıktan bakmamıza izin verdiği penceremizden, at gözlüğü takmış misali seyrettiğimiz dünyamızın, halihazırda devam eden düzeninin ayakta kalmasının olmazsa olmazı “medya” ve onun, etkisi biraz azalmış olsa da en güçlü silahı “sinema”. Ne acı ki bazen, bir ülke hakkında edindiğimiz ilk bilgiler sinema filmleri sayesinde oluyor. Daha acısı da o ilk bilgiler maalesef son bilgiler olarak hafızamızda kalıyor ve kolay kolay da değişmiyor. Bunun örneği yüzlerce Hollywood filmi var ki, 1994’te gerçekleşen ve büyük bir kısmı Kigali ve çevresinde Hutu ve Tutsi Kabileleri arasında vuku bulan katliamları, Kigali’deki Hotel des Mille Collines geçen hadiseleri merkeze alarak anlatan “Hotel Ruanda” filmi de bunlardan birisi. Gerçek dışı bir kurguyla olayların çarpıtıldığı bu filmi izlemediyseniz, öncesinde Ruanda tarihi ile ilgili okuma yapmanız ve akabinde izlemeniz naçizane tavsiye edilir.
“Bin tepeli ülke” olarak bilinen Ruanda’nın dört tepesinin arasında kalan vadi ve yamaçlara kurulan Kigali, Afrika’nın en hızlı büyüyen şehirlerinden olup, ülke ekonomisinin de can damarıdır. Şehir tek başına Ruanda gayrisafi milli hasılasının % 40’nı karşılamaktadır.
Başkent adını, bir bölümünün eteklerine kurulduğu ve şehire tepeden bakan Kigali Dağı’ndan almaktadır. Kigali kelimesi , yerel dil Kinyarwandaca’da uçsuz bucaksız anlamına gelir. Bu ismin de, bölgeyi fetheden Ruanda Kralı Rugwe’nin ele geçirdiği topraklara Kigali Dağı’nın tepesinden bakarken söylediği “bu ülke uçsuz bucaksız” manasındaki “burya iki gihugu ni kigali” den geldiği rivayet edilir. Bir başka rivayeti de haddimiz olmayarak biz ekleyelim. Ruanda tarihini okurken Kigeli isimli krallar olduğunu gördük. Biraz daha araştırınca, gerçek anlamda Ruanda Krallığının teşekkül ettiği 14.asırda kırk yıl hüküm süren kralın isminin Kigeli Mukobanya(1378-1418) olduğunu, hatta bu ismin Ruanda’nın son kralı olan Kigeli Ndahindurwa’ya(1959-1961) kadar gittiği, kendisinin de 5.Kigeli olarak anıldığını öğrendik. Kigeli’mi Kigali’den geldi, yoksa Kigali’mi Kigeli’den bilinmez ama, bir not düşelim istedik.
Kigali yaklaşık 1.130.000 nüfusu ile Ruanda’nın en kalabalık, Afrika’nın 42., dünyanın ise 316. büyük şehridir. Tropikal bir iklimin hakim olduğu şehirde sıcaklık yıl boyu 20-25 derece arasında seyretmekte. Yağmursuz dönem Aralık-Şubat ayları arası ziyaret için çok uygun.
TARİH
Kigali’nin kurulduğu Ruanda coğrafyasında ilk yaşam MÖ 7.yy civarı Doğu Afrika’dan gerçekleşen Bantu göçleri ile başlar. Bantulardan olan Hutu ve Tutsi kabileleri Ruanda topraklarına yerleşir. O dönemden 1900’lü yılların başına kadar olan periyotta şehrin kurulu olduğu bölgede yerleşime dair malumat bulunmamaktadır.
1884 yılında yapılan ve Afrika’nın talanı ile biten Berlin Konferansı’nda Kigali’nin ileride kurulacağı Ruanda ve Burundi Krallığı topraklarının hakimiyeti Almanlara verilir. Almanların 1900’lü yılların başında gördükleri lüzum üzere iki krallık yönetimini ayırmasıyla Ruanda için bir sömürge merkezi kurulması icab eder. Genel sömürge mantığı ile varolan bir şehri değil, yeni kurdukları bir şehri merkez yapan zihniyet, Alman misyoner hekim Richard Kandt’a bu görevi verir. Ruanda bölgesini çok iyi bilen Kandt, Kigali Dağı ve çevresini şehir kurmak için münasip bulur ve 1907 senesinde dağın eteklerine ilk önce kendi evini inşa eder. Şehir kısa sürede sömürge ticaretinin merkezi olur ve giderek büyür. Kigali’nin ilk konutu olan Kandt’ın evi, günümüzde “Doğa Tarihi Müzesi” olarak ziyaret edilmektedir.
Afrika Kıtası’nda yoğun bir kolonizasyon dönemi geçirmiş şehirlerin tarihi, mütemadiyen sömürgecilerin o bölgelere adım attığı günlerde başlatılmaktadır. Tarih kitapları, güçlü olanca yazıldığı için, “Beyaz Kutsal Adam” gelmeden önce oralarda hiç bir yaşam ve medeniyet belirtisi yok, sanki her şey Batılılarla neşvünema bulmuştur.
Şehir, 1.Dünya Savaşı’nda Almanlar’ın mağlup ayrılması sonrası imzalanan Versailles Anlaşması ile 1919 tarihinden sonra Belçikalılar’ın hakimiyetine girer. Belçikalılar, Ruanda ile Burundi’yi tekrar birleştirir, Burundi’nin sömürge başkenti olan Usumbura’yı (günümüzdeki adıyla Bujumbura) iki krallığın başkenti olarak seçerler. Kigali gözden düşer ve Ruanda’nın müstakil bir devlet olarak bağımsızlığını kazandığı 1962 yılına kadar kendi halinde bir şehir olarak yoluna devam eder. Kigali’nin bu tarihlerdeki nüfusu ancak 6.000 civarıdır.
Belçikalılar uyguladıkları politikalar ile yaklaşık 3000 yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşayan Hutu ve Tutsi Kabilelerini birbirine düşman eder. Tarih boyunca yönetici sınıf olan Tutsiler ile bölgede çiftçilik ve hayvancılık yapan Hutular’ı etnik temelli ayrıştırıp, Hutular karşısında Tutsileri üstün tutar ve iki grup arasında gerilime sebep olurlar. Çıkardıkları kimlik kartlarında dahi Hutu ve Tutsi ayrımı yaparak düşmanlık fitilini ateşlerler. 1950’li yıllarda Belçika himayesindeki Tutsi yönetimine karşı isyan bayrağı açan Hutular, 1961 yılında Ruanda Krallığı’nın ortadan kaldırıp, 1962’de cumhuriyeti ilan ederler. Fakat bu sefer Hutular Tutsilere baskı kurarlar ve bir çok Tutsi yerinden edilip mülteci durumuna düşer.1990’da çıkan iç savaş deyim yerideyse ülkeyi yerle bir eder. 1990-1994 yılları arasında süren iç savaşın en acımasız dönemi 1994 senesinin Nisan ile Temmuz ayları arasındaki üç aylık zaman dilimi olup, bu dönem zarfında tahminlere göre 250.000’i başkent Kigali’de olmak üzere 1milyona yakın Tutsi ve ılımlı Hutu, radikal Hutulardan tarafından katledilir. Bu trajedi 4 Temmuz 1994’te Kigali’de yapılan anlaşma ile son bulur. Günümüzde 4 Temmuz tarihi Ruanda Bağımsızlık Günü olarak kutlanmaktadır. Şehir 1994 yılından itibaren Ruanda’da huzurun tesis edilmesiyle büyük bir ivme yakalar, uygulanan akılcı politikalar sayesinde Afrika’nın en hızlı gelişen ve en huzurlu şehirlerinden biri olur. Acı dolu günlerin üzerine kalın bir örtü çekilen kentte, Hutu ve Tutsi etnik kimlikleri kesinlikle ön plana çıkartılmayıp, daha ziyade Ruandalı üst kimliği kullanılmakta.
GÜNÜMÜZ
Kigali bir çok Afrika şehrine nazaran çok temiz bir kent. Niye böyle olduğunu da sonradan öğrendik. Şehirde her ayın son cumartesi günü saat 08.00-11.00 arası, bir nevi imece anlamına gelen ve yerel dilde “Umuganda” adı verilen büyük bir temizlik seferberliği yapılıyor. Herkes önce evinin önünü, sonra trafiğin durdurulduğu sokakları süpürüp, temizliyor. Katılım zorunlu.
Her ayın ilk pazar günü ise, 7.00-10.00 arasında bütün şehrin yolları araç trafiğine kapatılıyor. Sports Sundays adını verdikleri etkinlikte halk şehrin sokaklarında koşuya katılıyor. Bu tarz toplu spor faaliyetlerine Afrika’nın göreceli olarak gelişmiş addedeceğimiz Dakar, Addis Ababa, Cape Town, Kampala gibi şehirlerinde de şahit olmuştuk
Bir çok Afrika Ülkesinde olduğu gibi trafiğin olmazsa olmazı motosikletler her yerde. Mototaksiler ile cüzi bir ücret karşılığında gideceğiniz adrese trafiğe takılmadan ulaşabilirsiniz.
Ruanda’nın tek uluslarası havalimanı Kigali’de olup, Türk Hava Yolları haftanın her günü karşılıklı olarak İstanbul-Kigali uçuşlarını gerçekleştirmektedir. Gidiş doğrudan Kigali’ye iken, dönüş Uganda Entebbe üzerinden olmaktadır.
ZİYARET MEKANLARI
Şehir merkezi İmbuga, motorlu araçların giremediği , sadece bisiklet ve yayalara müsaade edilen yürüyüş ve alışveriş mekanlarının olduğu canlı bir bölge. Artık dünyanın her yerinde moda olan, hatta sıradan köylerde dahi bulunan, beldenin isminin büyük harflerle yazıldığı mekan Kigali’de de var. Gittiğiniz şehirlerde ziyaretinizin nişanesi olarakbir fotograf çektirmek olmazsa olmaz olmuşken, siz de İmbuga’daki Kigali yazısı önünde bir hatıra fotografı çektirmeden dönmeyin.
Kimironko Pazarı: Kigali’nin en büyük pazarı. Envai çeşit meyve, sebze, baharat, yerel kumaşlar, hediyelik eşyalar ne ararsanız var.
Nyandungu Parkı: Kigali zaten yeşil, o yeşilin içinde yürüyüş ve bisiklet yolları ile yemyeşil bir park.
Umusambi Köyü: Kigali’ye 19 km mesafede olan köy, nesli tükenmekte olan “Gri Taçlı Turna”ların korunduğu doğal park alanı. Ruanda Yaban Hayatı Koruma Derneği tarafından hayata geçirilmiş bir proje. Umusambi, yerel dil Kinyarwandaca’da gri saçlı turnalar için kullanılan bir kelimedir.
Soykırım Anıtı: 1994 yılındaki katliamları unutturmamak için 2004 yılında Gisozi bölgesinde açılan anıt, insanoğlunun ne kadar vahşileşebileceği ile ilgili fikir vermesi açısından da gidip görülmeli.
Ruanda Sanat Müzesi: Ulusal ve uluslararası çağdaş sanat eserleri sergilenmekte.
Etnografya Müzesi: Afrika’nın en iyi etnografya müzelerinden birisi.
TÜRKİYE – KİGALİ
Büyükelçiliğimiz Kigali’de olup, 2014 tarihinde açılmıştır.
2021 senesinde faaliyete geçen Yunus Emre Enstitüsü ise, Kigali’de kültürümüzü ve Türkçemizi tanıtmak için çalışmalar yürütmektedir.
Türk inşaat şirketleri şehirde çok faal. Kentin simge yapısı Kigali Kongre Merkezi ve BK Arena kapalı spor salonu ülkemizden bir inşaat firması tarafından yapılmıştır.
Dr. Serhat Onur
KAYNAKLAR
1.https://www.kigalicity.gov.rw/
2.https://www.aa.com.tr/tr/dunya/afrikanin-huzur-ve-guven-sehri-kigali-/820813#
3.https://islamansiklopedisi.org.tr/ruanda