Mazi ile Âtî’yi Buluşturan Münevverimiz: Prof. Dr. Sadettin Ökten

Mütedeyyin bir ailenin çocuğu olarak doğan ve dindar bir çevrede yetişen yazarımız, dinin konuşulmasından ziyade yaşanması gerektiğini düşünüyor.

Bugün şükürler olsun ki aramızda yaşayan ve mazimizi en iyi bilen, hatırlatan ve günümüze de aktaran abide şahsiyetlerimiz vardır. Onlar âdeta dün ile bugün arasında birer irfan köprüsünü oluşturuyor. Bize yol yordam gösteriyor, ufuk açıyor, hedef işaret ediyorlar. Bu isimlerden biri de şüphesiz Prof. Dr. Sadettin Ökten Beyefendidir.

Herhangi bir radyoda, televizyonda veya vakıfta sohbetini duyduğumda can kulağıyla dinlemek ve istifade etmek isterim. Uzun zamandan beri Prof. Dr. Kemal Sayar ile birlikte Erkam Radyo’da pazartesi günleri “Gönül Sadası” programını kaçırmamaya çalışıyorum. Hakikaten feyizli, bereketli ve istifadeli sohbetler.

Türkiye’de İmam Hatip Okulları’nın kurucusu merhum Mahmud Celalaleddin Hoca’nın oğlu olan Sadettin Ökten, 30 Ağustos 2020 tarihinde Medine-i Münevvere’de Hakk’a kavuşan Ayşe Hümeyra Ökten’in de kardeşidir. Ailenin bütün fertleri kadim medeniyetimizi, eski/mez kültürümüzü en iyi bilenler arasında. Yıllar önce kıymetli sanatkâr-yazar Prof. Uğur Derman ile birlikte bir televizyonda yaptıkları o muhteşem sohbetleri unutamam. Kanallarımız çoğaldı ama kültür programları azaldı ne yazık ki. Niçin bu tarz sohbet programlarını yapmazlar bilmem ki?

Şükürler olsun ki, Türkiye’de yarı aydınların yanı sıra gerçek münevverlerimiz de var ve onlar kıymetli fikirleriyle toplumu aydınlatmaya devam ediyorlar. Bu ilim ve düşünce adamlarından biri de Prof. Dr. Sadettin Ökten Hoca’dır. Sadettin Hoca’nın evvela muhtasar hayat hikâyesini okuyalım: 1 Eylül 1942 tarihinde İstanbul’da doğdu. Çocukluğu ve gençliği İstanbul’un Fatih ilçesinde geçti. Vefa Lisesi’nde, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği okudu. Şehir ve medeniyet, özellikle de İslam medeniyeti konularındaki konuşma ve çalışmaları ile ilim ve fikir dünyasının dikkatlerini çekti. Çeşitli üniversitelerde Bilim Tarihi, Yapı Teknolojisi Tarihi, Kent Kültürü ve Kent Estetiği dersleri verdi. Sadettin Ökten, yapı mühendisliği alanındaki eğitim–öğretim ve araştırma faaliyetlerinin yanında proje düzeyinde mesleki uygulamalar da yaptı. Ayrıca bilim tarihi ve felsefesi, kültür, medeniyet ve sanat alanlarında özel ilgi sahibidir. Bu konudaki çalışmalarını farklı üniversitelerde verdiği Bilim Tarihi, Yapı Teknolojisi Tarihi, Kent Kültürü ve Kent Estetiği dersleri ile değerlendirdi. Mesleği ile ilgili olarak birçok hizmette bulunduğu gibi kültür ve sanat alanındaki çalışmaları ve eserleri ile de hepimizi aydınlatmaya devam ediyor. Hocamıza, muhtelif müesseseler tarafından mükâfatlar verilmiştir.

YAHYA KEMAL YENİ MEDENİYETİN YOL GÖSTERİCİSİ

Hocamızın yıllar önce, uzun süre üstünde çalıştığı Yahya Kemal’in Rüzgârıyle isimli kıymetli eseri neşredilmişti. Kitap, şaire farklı ve yeni bir bakış açısı getirmiş ve ilim-edebiyat dünyasında yankı uyandırmıştı. Bu vesileyle kendisiyle yaptığım mülakatta Sadettin Hoca, “Yahya Kemal yeni bir medeniyetin yol göstericisidir.” demişti.

Sadettin Hoca’nın her eseri, kıymet hükümlerimizi ortaya koyan birer mevize külliyatı gibi. Örselenmiş Osmanlı’dan Medeniyet Umuduna, Ayşe Çavdar’ın Hocamız ile yaptığı bir nehir söyleşiydi. Okuyucuyu bu eserinde de geniş bir fikir seyahatine çıkaran Hoca, aile çevresinin yanı sıra tanıdığı ilim, fikir, sanat ve inanç insanlarının da portrelerini ortaya koyuyor. Bilhassa Ziya Nur Aksun’un düşünce dünyasında mühim bir yer işgal ettiğini öğreniyoruz.

Mütedeyyin bir ailenin çocuğu olarak doğan ve dindar bir çevrede yetişen yazarımız, dinin konuşulmasından ziyade yaşanması gerektiğini düşünüyor. Bu konuda da aile çevresini örnek gösteriyor ve şöyle diyor: “İnsanlar, bütün aile efradı, ne söylüyorlarsa öyle de yapıyorlardı. Herkes söylediği gibi davranıyordu, yapmadığı şeyi de söylemiyordu. Bu düzeni, bu samimiyeti gördüğünüz zaman dindarlık hakkında sürekli konuşulan değil, yaşanan bir şey olarak yeri alıyor hayatınızda. Kimsenin sürekli bir şeyler izah etmesine de gerek kalmıyor. Ben böyle gördüm. Yani dini, yaşayan insanlarda gördüm. Annem, babam, teyzem, anneannem, hepsi böyleydiler.”

Kitaptan, Hoca’nın teşehhüt miktarı da olsa musikiyle alakadar olduğunu öğreniyoruz. İlerleyen sayfalarda, Demokrat Parti dönemi ve Başvekil Adnan Menderes’in idam edilişi ile ilgili yeni bilgilere sahip oluyoruz. Teknoloji ve inanç hakkındaki hükmü şöyle: “Allah’a inanıyorsanız, bütün sorunlara çözüm bulmak o kadar zor değil.”

İSLAM ÂLEMİNİN HÂL-İ PÜRMELÂLİ

Sadettin Ökten, sadece geçmişte yaşanan hadiselerle irtibatlı değil. Bugün gerek Türkiye’de, gerekse İslam dünyasında mevcut olan meseleleri de yakından takip ediyor. İslam âleminin hâl-i pürmelâlini anlatırken zaman zaman bizi geniş ufuklu yolculuklara çıkarıyor. Müslümanlar geçmişte nasılmış, bugün hangi durumda?

Sayfaları çevirdikçe bir ahlak kitabına daldığımızı fark ediyoruz: “Modernite, bakışın dışarıya çevrilmesiyle başlayan bir hadisedir. Hâlbuki vahy dini İslam diyor ki, ‘Önce kendine bak! İç dünyana bakarak başla, çünkü dışarıda gördüğün zaten iç dünyanın yansımasıdır.’ Sonra devam ediyor, ‘Baktın mı, şimdi de benim koyduğum kurallara göre düzelt kendini’. Ben inanmış bir insan olarak bakıyorum hayata. Bu söylemiyle konuşuyorum. Bunu yapmaya çalışıyorum. Nasıl iyi bir insan olabilirim.”

MEDENİYET TASAVVURU

Sadettin Hoca konuşmalarında ve yazdıklarında bize ait bir medeniyet tasavvuru ortaya koyuyor. Bizi biz kılan temel değerlere dikkat çekiyor ve diyor ki: “Bütün medeniyetler şehirden aynı şeyi umarlar. O da insanların kendi medeniyet tasavvurlarını kolay, rahat ve güvenle yaşayabilecekleri mekânlar üretmek. Sırf İslam’ın değil, bütün medeniyet tasavvurlarının gayesi aynıdır.”

Sadettin Ökten Hoca’yı dinlerken bilmediğim birçok hususu da öğreniyorum. Mesela ecdadımız ekmeğe “Nan-ı aziz”, suya da “ma-i mülezzez” derlermiş. Atalarımızın şu söz ve mana inceliğine bakar mısınız? Ekmeğin ve suyun kıymeti başka nasıl anlatılabilir?

Yine bir radyo sohbetinde şu bilgileri dinleyicilerine aktarıyordu: “Eskiler ‘Arkanızda bir torbanız olsun.’ derlerdi. Şimdi anlatılan bir kavramı veya kelimeyi anlamadığınızda onu torbaya atın, saklayın. İleride onun üzerine düşünür ve anlamını öğrenirsiniz. Böylece zenginleşirsiniz.”

Mütefekkirimiz, bir başka zaman şu hikmetli sözü nakletmişti: “Herkes bilgi kirliğinden bahsediyor, hâlbuki daha önemlisi duygu kirliliği var. Bazen hislerimiz kirlenebiliyor.”

Sadettin Ökten Hoca’nın sohbetleri esnasında, ciddi konular kadar ara sıra mizahi hikâyeler, nükteler de dinleyebilirsiniz. Onlardan biri çok hoş. Şöyle ki: Eski İstanbul efendilerinden müellif Cemalettin Servet Revnakoğlu, Bâbıâli’de bir lokantaya gider. Eski konuşma âdâbına uygun olarak garsona “Evladım mülezzez bir fasulye lütf eder misiniz?” der. Garson masadan aşçıya bağırır: “Çek bir kuruuu!..”

Yazarımızın kıymetli eserlerini ismen zikredelim: Yahya Kemal’den Bugüne İstanbul, Fincanımda Kola Var! Mihrapta Asılı Kandil, Hayatımdan Portreler, Dünyaya Geldim Gitmeye, Gelenek Sanat ve Medeniyet, Yahya Kemal’in Rüzgârıyla Düşünceler ve Duyuşlar, İçimde AVM Var. Kemal Sayar ile birlikte kaleme aldıkları kitaplar da çok değerli: Gönül Çalab’ın Tahtı, Dem Bu Demdir Saat Bu Saat, Âleme Bir Yâr İçin Âh Etmeye Geldik. Sadettin Ökten Hayatı ve Medeniyet Tasavvuru kitabını ise Sema Bekiroğlu kaleme aldı… Dünyaya Geldim Gitmeye eserinden bir bölüm ile yazımıza nihayet verelim: “Batılı insan, kalbin inanma hassasını kaybetmiştir, hiç bir şeye inanamaz. İnanç, iffet gibidir, bir defa pâyimâl oldu mu tekrar ikame edilmesi fevkalade zordur. Onların inanç bazındaki iffetini önce kilise pâyimâl etti, sonra da modernite filozofları. Bugün postmodernistler hiç bir şeye inanmazlar, kalpleri inanma kabiliyetinin ve lütfunun gücünü kaybetmiştir.”

Prof. Dr. Sadettin Ökten Hocamıza sıhhatli, bereketli ve huzurlu bir ömür diliyorum.

Mehmet Nuri Yardım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir